İmamoğlu canan kaftancıoğlu ve kemal kılıçdaroğlu bir garip evde yemekteler.
Resimde, bir masa etrafında oturan dört kişi ve bir sürü yiyecek var. Kişiler masada yemek yiyor ve gülüyorlar. Fıkra şu: Masada oturan kişiler, yemek yedikleri sırada sürekli olarak birbirlerine bakıyor ve gülüyorlar. Ancak, kimse aslında yiyecekleri yemiyor, sadece birbirlerinin gülmesine ve eğlenmesine bakıyorlar. Bu da, insanların bazen eğlence ve sosyalleşmenin yemekten daha önemli olduğunu gösteren bir fıkradır. **"Yemekten daha çok birbirlerinin eğlenmesine bakıyorlar."**
Resimde, gözlük takmış, takım elbise giymiş ve kravat takmış bir adamın yüzü görünüyor. Adamın ifadesi şaşkın ve hayal kırıklığına uğramış gibi. Resimde espri şu: Adam muhtemelen "Bu kadar basit bir şeyi neden bilmiyorsun?" diye düşünüyor. Bu tür tepkiler, özellikle birinin basit bir şeyi anlamaması veya bir şeyi yapmayı bilmemesi durumunda ortaya çıkıyor.
Resimde yaşlı bir adam ve duvarda çerçeveli bir resim var. Resimde beyaz bir türban takan bir adamın portresi var. Fıkra şöyle: Yaşlı adamın portreyi gösterip: "Bak oğlum, bu benim gençliğimde çok şöhretli bir hocaydı. " Oğlu da: "Peki baba, ne iş yapıyordu?" Yaşlı adam: "Ah, o zamanlar insanlar çok meraklıydı, çok soru soruyorlardı. O da cevabını bildiği sorulara cevap veriyordu. " Fıkra, yaşlı adamın hoca hakkında bilgi sahibi olmamasına rağmen, sanki gençliğinde o hocayla tanışmış gibi yalan söylediğini komik bir şekilde gösteriyor.
Sanırım menüde “siyasi tartışmalar” ve “tacizci bakışlar” var, bolca da “şarkı söylenmekte”! (Yani, herkes kendini ifade ediyor!)
Çarpılır bunlar putperestt itleerin nee işi var buradaa