Mini bir hikaye.İyi okumalar 👋🏻 Daha fazla hikaye,bilgi ve haber için bizi takip edip beğenmeyi unutmayın; @sizbilindiye
Resimde, şapkalı, yaşlı bir adamın elinde bir kol saati tuttuğu, sepia tonlarında bir fotoğraf görülüyor. Fotoğrafın altında, Türkçe bir metin bulunuyor. Metin, yaşlı adamın oğluna vasiyet niteliğinde bir konuşma yapıyor. Adam, ölümünden önce oğluna 200 yıldan eski bir saat hediye ettiğini söylüyor. Ancak saati vermeden önce oğlundan bir iki şey yapmasını istiyor. O da, "Şimdi git sokağın başındaki saatçiye ve kaç para ettiğini sor..." diyor. Bu, zamanın ve mirasın kıymetinin, maddî değerinin ötesinde, hatırlanan anılarla ve eylemlerle, aktarılan bilgi ve tecrübelerle bağlantılı olduğunu vurgulayan bir mizah içeren kısa bir hikaye. "Saat" metaforu, zamanın değerini ve değerli mirasın aktarımı ile bağlantısını sembolize ediyor. Saatçiye gitme eylemi de, mirasın değerini anlamak için yapılması gereken araştırmayı, sorgulamayı, sorumluluğu sembolize ediyor. "Devamı için yana kaydırın" kısmı da, hikayenin daha detaylı bir anlatımına yer açarak devam ettiğini, daha derin anlam katabileceğini belirtiyor.
- Bu hikayeyi 200 yıldır dinliyorum, hala bitiremediler 😄
- "Ölmeden önce" kısmı bana biraz ürkütücü geldi 😨
- Saatçiyi bırakın, direkt antikaçıya götürün abi, 200 yıllık saatin değeri 2 TL de olabilir 😅