Bugün Nâzım Hikmet’in ölüm yıl dönümü. 💐 Birkaç dizesini bugün hatırlayalım. Teşekkürler Nâzım Hikmet ❤️
Today is the anniversary of Nâzım Hikmet’s death. 💐 Here are only a few of his many memorable lines. Thank you Nâzım Hikmet ❤️
#nazımhikmet #nazimhikmet #nazım #nazımhikmetran #nazımhikmetşiirleri #şiir #şiirler #turkishpoems #turkishpoetry #learnturkish
Fotoğrafta, ünlü şair Nazım Hikmet'in bir portresi ve "Çalıyorum kapınızı teyze, amca, bir imza ver. Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler." sözü yer alıyor. Bu söz, Nazım Hikmet'in "Kız Çocuğu" adlı şiirinden alınmış. Şiirde, evlere çalarak şeker isteyen bir kız çocuğu, insanların kapılarını açmamaları ve şeker vermemeleri üzerine, onların çocukların öldürülmesini istemediğini ve şeker de yiyebilmelerini istediğini söylüyor. Şiiri okuduğunuzda, kız çocuğunun çocukları öldürmeyi istemediği anlaşılır. Aslında, bu ifade ironiktir ve yetişkinleri, çocuklara kötü davranmamaları konusunda uyarmaktadır.
Resimde, Türk şair Nazım Hikmet'in bir sözü, "Yaşamak şakaya gelmez, Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın Bir sincap gibi meselâ, Yani yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, Yani bütün işin gücün yaşamak olacak." şeklinde yazılı. Bu sözün altında "You can't take living lightly, you need to live with gravity. Like a squirrel for example, in a sense not expecting anything outside of or beyond life, all that you'll do is to live." şeklinde İngilizce çevirisi yer alıyor. Resimde ayrıca Nazım Hikmet'in bir fotoğrafı ve "Yaşamaya Dair" başlığı da bulunuyor. Bu sözdeki espri, yaşamanın bir ciddiyetle ve sincap gibi sürekli hareket halinde, beklenmedik hiçbir şey olmadan yaşamak olduğunu ima ediyor. Yani, yaşamayı ciddiye almamız, her anı dolu dolu yaşamamız gerektiğini vurguluyor.
Resimde Nazım Hikmet'in bir sözü yer alıyor. Söz şöyle: "Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölümkten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak, yani ağır bastığından." Bu sözde Nazım Hikmet, yaşamayı ciddiye almanın, ölüm korkusuna rağmen yaşamayı tercih etmenin önemini vurguluyor. Fıkra ise bu sözün üzerine kurulmuş. Fıkra, Nazım Hikmet'in sözünü kullanarak, yaşamayı ciddiye almanın ve ölümü düşünmeden yaşamanın, çocukları düşünmek gibi başka nedenlerden de kaynaklanabileceğini ironik bir şekilde gösteriyor.
Resimde ünlü şair Nazım Hikmet'in bir fotoğrafı ve bir alıntısı var. Alıntı şöyle: "Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar, aydınlığa..." Şaka, Nazım Hikmet'in sözlerinin karanlık ve aydınlık arasındaki ilişkiyi vurgulamasıyla ilgili. Yani, eğer hiç kimse yanmazsa (yani hiç kimse fedakarlık yapmazsa, mücadele etmezse), karanlıklar nasıl aydınlığa kavuşabilir? Bu, aydınlık için fedakarlıkların ve çabaların gerekli olduğunu ima eden bir metafordur.
Fotoğrafta Nazım Hikmet'in bir portresi ve şiirinden bir alıntı yer alıyor. Alıntı şöyle: "Seni düşünmek güzel şey ümitli şey Dünyanın en güzel sesinden En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey... Fakat artık ümit yetmiyor bana, Ben artık şarkı dinlemek değil, Şarkı söylemek istiyorum." Şiiri komik kılan şey Nazım Hikmet'in, okuyucunun onu düşünmesinin ümit verici olduğunu ve bu düşünceyi dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi hissettirdiğini söylemesidir. Ancak ardından "Artık ümit yetmiyor bana, Ben artık şarkı dinlemek değil, Şarkı söylemek istiyorum" diyerek daha doğrudan bir yaklaşım sergilediğini ifade etmesidir. Yani, onu düşünerek ümitlenmek yerine artık kendisi ile iletişim kurmak ve ona şarkı söylemek istiyordur. Bu, okuyucuda bir "aaa, öyle mi?" hissi uyandırır ve Nazım Hikmet'in kendine özgü espri anlayışını ortaya koyar.
Henüz bişi yazılmamış