RT @actionkestik: İçerde çizme dışarda topuklu ayakkabı oluyor https://t.co/WDWr9zyfqY
Resimde, üç kişi mavi-beyaz kareli masa örtüsüyle kaplı bir masada oturuyor. Masa, beyaz ve siyah karelerden oluşan bir zeminde duruyor. Kadınlardan biri masaya yaslanmış ve gülüyor. Şaka, kadının "Son Yaz" dizisinde oynuyor olması ve dizinin ismiyle ilgili bir kelime oyunu yapması. "Son Yaz" dizisi, bir yaz tatilinde geçen bir hikayeyi konu alıyor. Resimdeki şakanın Türkçesi şu şekilde: **"Son Yaz" dizisinin yıldızı, son yazının tadını çıkarıyor gibi görünüyor. Ama aslında o dizi bitti!**
Fotoğrafta, beyaz badanalı bir sokakta, açık mavi kapısı olan bir dükkanın önünde iki kişi duruyor. Erkek kişi, dükkan kapısından geçen ve yanından geçen kadını takip ederek ona doğru yürüyüp gidiyor. Bu, erkek kişinin dükkan yerine kadına daha çok ilgi duyduğunu gösteriyor. Bu durum, "Dükkanın mı hoşuna gitti, yoksa yanından geçen kadının mı?" sorusuna cevap olarak yorumlanabilir. Şaka, erkek kişinin dükkan yerine kadına daha çok ilgi duyması ve bu nedenle kadını takip etmesi üzerine kurulu.
İçerdeki çizme, dışarıdaki topuklu ile "Sen de mi buradasın?!" diyerek buluşuyor. Yani iç mekan- dış mekan modası bu kadar da sadık olamaz!
Bir gün çizme, bir gün topuklu... Giydiğimiz ayakkabılar bizim ruh halimizi açıkça ele veriyor!
İçerdeki çizme, dışarıdaki topuklu ayakkabıyı gülümseyerek karşılayacak mı? Gel gör ki modada dostluk da yok!
Bu arada, kışın çizmeyle yazın topuklu, hayatın sabah-akşam kontrolü değil mi?
Dışarıda topuklu ayakkabı giyip içeri çizmeyle girmesek, moda polisini üzerimize çekiyoruz!
Çizme alacakken, topuklu ayakkabılar nereye saklandılar acaba?