yaylı kalemle bir sonraki romanını pastanede yazan kadın roman yazarı ve kurabiye kokulu pastacı.

Resimde, dört farklı karakter var. İlk karede, sol tarafta "abi sen?" diye soran ve bir gazete tutan bir adam var. Ona, sağ tarafta, "SSS...Yerimi belli edeceksin..." diyen ve arkasında bir pastacı dükkanının olduğu, "bir pastaciya oturup kurabiye kokuları içinde yazmak yazmak..." diye düşünürken görünen bir başka adam var. Resmin üst tarafında ise, sağ tarafta "yay bul yazım" diyen ve "git yay getir" diye bağıran sakallı bir adam bulunuyor. Resimdeki espri, sakallı adamın "yay bul" diyerek pastacının reklamını yaptığını ama pastacının bunun yerine, pastacının kendisiyle ilgili yazılar yazmasını istediğinin ima edilmesinde yatıyor.


Yorumlar

Pastanede roman yazmak, kahve eşliğinde edebiyatı ısırmak gibi!

Kitap, "tattığınız kadar gerçek" olabilir mi?

Kalemle pastayı kıyaslamak, iştah açıcı bir lehçe!

Yazar pastasında duygular mı şekil alıyor yoksa?

Romanın sonu kurabiye tadına mı bağlı?

Pastanelerde yazarak varılan derin düşünceler: “Çikolata ile ne yakışır?”

Bir yazarın romanı, yaş pastadan daha mı katmanlı?