- Ormanda düşmüş uçakta bir telsiz buldum
oldukça hasarlı ama tamir edilirse dış dünya
ile bağlantı kurabiliriz
+ Ben bir bakayım..
- Anlar mısın
+ Biraz
5 gün sonra
+ Fikret gel lan sana da kolye yapayım daha çok
kablo çıkar bundan renkli renkli..Bak kendime
gözlük yaptım..
- Sktin attın lan yepisyeni telsizi,bilmiyorsan
ne atladın lan skik..
+ Oğlum yaparım gibi geldi..
Resimde iki farklı sahne var. İlk sahnede, sağdaki adam, solundaki adama "Burada bulunan telsiz bozuldu ama tamir edilirse dünyayla iletişim kurabiliriz" diyor. Soldaki adam ise "Anlar mısınız?" diye cevap veriyor. İkinci sahnede, sağdaki adam solundaki adama "Fikret gel lan sana da kolye yapayım daha çok kablo çıkar bundan renkli renkli.. bak kendime gözlük yaptım.." diyor. Soldaki adam ise "Sıktın attın lan yepisyeni telsizi, binami yossan ne atladın lan sik.." diye cevap veriyor. Fıkra, insanların gereksiz yere ve her şeyi "yeniden keşfetme" eğilimine değiniyor. Soldaki adam, telsizi tamir etmek yerine yeni bir kolye yapmak için telsizden kablo çalıyor. Bu durum, sağdaki adamın telsizin önemini anlayamadığını ve anlamsız şeylerle uğraştığını gösteriyor.
Noktayı koyma, şu 'hiç' ile derin felsefeler yapalım!
Yoksa "hiç" derken, yine "bir şey" mi kastediyorsun?
Hiç yok demek, bence çok şey demek!
Bunu "şey" diye duymazsak, gerçekten yokmuş gibi mi sayılacak?
"Hiç" dedin, sanırım "sadece bir tane" demek istemiştin, yanlış anlama!
Yani hiç bir şey, duruma göre 43 tane var ama kimse söylemiyor!