Son zamanların en güzel tiviti…
Fotoğrafta, Salih Uyan adlı kullanıcının Twitter hesabında paylaştığı bir tweet görülüyor. Tweet'te, Salih Uyan'ın babaannesi vefat etmiş ve bu olay üzerine yaşadıklarını anlatıyor. Tweetin içeriğinde, babaannenin vefatıyla ilgili acı dolu bir anlatım var. Babaannesi ile ilgili üzüntüsü ve olayı anlatan ifadeler doğal bir duygusal tepkiyi yansıtıyor. Babaannesi'nin son anlarında doktorun söyledikleri ve nezaket dolu bir olay anlatımı, bir olayın üzüntülü yönüyle kahkaha yaratacak bir anlam taşımamaktadır. Bu durum, tweetin mizah içermediğini, içselleştirdiğimiz bir üzüntü anısını paylaştığını gösterir. Tweet'te mizah bulunmamaktadır. Sadece yürek burkan bir kayıp ve bu kayıp karşısındaki duyguların anlatımı yer almaktadır.
Fotoğrafta, Hollanda'da bir şatoyu ziyaret etmek üzere olan bir kişinin, şatoya gitmeden önce şatının önünde bir Japon turistle tanışıp, yağmurda ıslanarak şatoya girememelerini anlatan bir metin yer alıyor. Metin, bir şato ziyareti planlayan kişinin, şatonun henüz açılmadığını görünce, önünde beklemekte olan Japon bir turistle tanıştığını anlatıyor. Birlikte şato önünde kısa bir sohbet ettikten sonra, kişi, şatoya girmeden önce biraz dolaşmak için izin isteyip, daha sonra buluşacaklarını söylüyor. Ancak, bu sırada şiddetli bir sağanak yağmur başlayınca, kişi bir kafeye sığınıp yağmurun dinmesini bekliyor. Yaklaşık bir buçuk saat sonra şatoya döndüğünde, Japon turistin paçaları ıslanmış ve sırılsıklam olduğunu görüyor. Kişi neden içeri girmediğini sorduğunda, Japon turist "sözleşmiştik" diyerek, sözünde durmayı öğrendiği bir kültürün, veya bir insanın, örneğini veriyor. Olayın esprili yanı, kişinin şatoyu ziyaret etmenin heyecanından ziyade, beklenmedik yağmur ve Japon turistin sırılsıklamlığı gibi birtakım olaylarla, sözünde durmanın önemini vurgulamasıdır. "Sözünde durmayı, ismini bile hatırlamadığım ıslak bir Japon'dan öğrendim" kısmı espriyi tamamlıyor ve olayı unutulmaz hale getiriyor.
Resimde, bir bayram sabahı yaşanan bir olayı anlatan bir metin görülüyor. Rahmetli dede, ağır bir hastalık nedeniyle zor nefes alıp veriyor. Kurbandan küçük bir parça et ağzına konuyor, ancak yutamıyor. Kızının yanaklarına yaşlar akarken zoraki bir gülümseme takınıyor. Sonra, "80 yıl doya doya et yedik kızım, bir kere yiyemedik diye üzülmek olur mu?" diye dedesi usulca söylüyor. Bu metin, insan yaşamının kısalığına, hastalığın acımasızlığına ve yürek burkan anlara vurgu yaparak duygusal bir hikaye anlatıyor. Aynı zamanda, dede ile torun arasında geçen anlamlı bir diyalog, özellikle bayram coşkusu içerisinde, hayatın değerini vurguluyor. "Bir nefese yüzlerce kişisel semineri sığdırılabileceğini de o bayram sabahı öğrendim" cümlesi ise, hayatın hızlı geçtiğini ve değerlendirmek gerektiğini anlatmak için ironik ve dokunaklı bir yorum. Özetle, olay, üzüntünün ve şefkatin iç içe geçtiği bir anı, zamanın değerini hatırlatan bir hikaye.
Fotoğrafta, Theodore Zeldin'in "İnsanlığın Mahrem Tarihi" adlı kitabından alıntılar ve bunlara bağlı yorumlar yer alıyor. Metin, zihniyetlerin buyruk ile değiştirilemeyeceğini, çünkü hatıralara dayandıklarını belirtiyor. Çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmanın önemine değiniliyor ve yanlışların, doğru bilgilerden daha fazla ağır olabileceği vurgulanıyor. Doğru bir yaşam tarzının yaşanması gerektiği, aksi halde ne kadar bilgi biriktirilse de, kişinin ilerleyemeyeceği, hakikate ulaşmak için bilgiyi bulup kullanmanın önemli olduğu belirtiliyor. Metnin genel mesajı, bilginin, özellikle de doğru bilginin önemini vurgularken, yanlış yaşam tarzının ve yanlış eğitimin sonuçlarının da ciddi olabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Fotoğrafta ayrıca, tarih ve saat bilgisi ile internet sitesi adı ("GULDUM.NET") da bulunuyor. Görsel, muhtemelen bir haber sitesi veya blog sitesinde yer almış. Bir tür "ders" veya "öğüt" niteliği taşıyor. Öğrenilecek bir mesaj veriyor.
Henüz bişi yazılmamış