Sayısalcı faşizmi - 3
Resimde, bir karikatür görülüyor. Karikatürde, bir mimarlık öğrencisi (veya belki de bir grup öğrenci) bir tezgahın üzerinde yığılmış kağıtları taşıyor. Bir diğer kişi, bir işçi veya yetkili, bu durumu eleştirel bir bakış açısıyla değerlendiriyor ve "Ne lan bu elde karton oyuncak gibi..." diye düşünüyor veya söylüyor. Karikatür, mimarlık öğrencilerinin yeterince bilimsel olmadıkları, işbirliğine yanaşmadıkları ve söylemciler tarafından suçlandıkları mesajını veriyor. Sözelciler, yani söz yetkisi olanlar, mimarlık öğrencilerini, onların "oyuncak" gibi önemsiz veya yetersiz olduğunu ima ederek, hedef alıyorlar ve bu da eğitim sisteminin işleyişine dair eleştirel bir görüş sergiliyor. Resim, eğitim sistemindeki sorunlara veya söz konusu meslek grubunun (mimari, akademik vs.) algılanan yetenek ve prestij yetersizliğine dair esprili bir eleştiri içeriyor. "Karton oyuncak" ifadesi, mimarlık eğitiminin yetersizliği ve bunun sonuçlarının abartılı bir şekilde gösterildiği absürt bir ifade.
Resimde, mimarlık ve inşaat sektörüne dair bir karikatür var. Bir mimar, inşaatın konforu bozulmadan yapılmasına rağmen, haksızlığa göz yumuyor. Karikatürde, bir kişi "Yavşaksiniz oğlum siz!" diye bağırarak mimarı eleştiriyor. Diğer kişiler ise "Abi biz de sayısal-cıyız." diye savunma yapıyorlar. "Aman hacı..." diye bir yorum da eklenerek konu daha da absürt hale geliyor. Karikatür, mimarların ve inşaat sektörünün, kamuoyu çıkarlarını göz ardı ederek konfor ve estetiği öne çıkarması ve bunun karşılığında haksızlığa göz yummasını eleştiriyor. "Sayısal-cıyız" kısmı ise, muhtemelen, mimarların ve müteahhitlerin matematiksel yeteneklerine ve hesaplama becerilerine dayalı, ama toplumun çıkarlarını göz ardı eden çıkarcı bir tavır sergilemelerini vurgulamaktadır. İşin özünde, karikatür, insanların çıkarlarını koruma ihtiyacı ve bunun yasal olarak nasıl sağlanması gerektiği konusunda bir eleştiri yapmaktadır.
Resimde, bir anne ve çocuk arasında geçen bir çizgi roman sahnesi yer alıyor. Anne, çocuğun mühendislik okuma zorunluluğundan memnun ve derslerden sıkılmaması için çocuklarının nasıl şükretmesi gerektiği konusunda tavsiyede bulunuyor. Çocuk ise trigonometri okumaktan artık sıkıldığını ve 8 yaşında olduğunu söylüyor. Çizgi romanın şakası, çocukların zorunlu eğitimin getirdiği yükün ve özellikle akademik zorlukların, özellikle de erken yaşlarda, yetişkinler tarafından çok fazla önem verildiğini ve çocukların sıkıntılarının yeterince dikkate alınmadığını eleştiriyor. Çocukların duygusal ve gelişimsel ihtiyaçlarının ihmal edildiği, sadece akademik başarıya odaklanıldığını vurguluyor. Ayrıca, anne figürünün bu konuda da çok fazla kaygı duyduğu ve zorunlu akademik eğitimin yol açtığı sorunlara çocuklarının şükretmesi gerektiğini söylemesi esprili bir şekilde eleştiriliyor.
Resimde, kalabalık bir hapishanede, sayısız suçlu ve inşaat işçileri, endüstri mühendisleri de dahil, gözaltına alınmış ve polis arabasına doluşturulmuş bir sahne var. Bir adam, polis aracının kapısına sıkıca yapışmış ve bir elinde el radyosu var. Bu durum, insanların sayısalcı faşizm içinde, her an suçlu olabilecekleri bir ironiyi ve absürtlüğü vurgulamaktadır. Resim, hapishanelerin ve toplumsal baskıların aşırı kapasiteye ulaştığı, hukuk dışı ve siyasi baskıların herkesi tehdit ettiğini göstermeye çalışıyor. "Sayısalcı faşizm" sözü ise, sayısal veriler ve kitleler üzerindeki kontrolcülüğü eleştirel bir şekilde ele alıyor. Özetle, karikatür, toplumsal baskılar ve güce karşı bir eleştiri taşıyor.
Henüz bişi yazılmamış