anlamsız fotoğraflar 2849
Resimde, Beykent Üniversitesi'nin girişinde iki öğrencinin karton standı görülüyor. Standın üzerinde "Hoşgeldiniz" yazıyor. Bu resimde espri, üniversite öğrencilerinin daha yeni kayıt yaptırmış ve bir karton standla karşılanıyor gibi görünmesidir. Bu, yeni başlayan öğrencilerin heyecanını ve üniversiteye yeni başlamanın resmiyetini abartılı bir şekilde gösteriyor. **Espri şöyle anlatılabilir:** * Üniversite yeni başlayan öğrencilerini karton standlarla karşılıyor! * Heyecanla üniversiteye yeni başlayanlar, karton standlarla karşılanıyor! * Bu karton standlar, üniversiteye yeni başlamanın resmiyetini çok iyi yansıtıyor!
Resimde, ön tarafında "Canım anlamıyorum seni, I don't speak yılanca" yazan bir araç görüyoruz. Aracın içinden bir kişi aracı kullanıyor ve araba radyosunun üzerindeki düğmeleri oynuyor. Bu fotoğraftaki espri, kişinin yılan dili konuştuğu anlamına gelen "yılanca" sözcüğünü kullanarak radyo düğmelerini oynatmasıyla gerçekleşiyor. Radyonun kontrol edilmesi genellikle "ses açmak" veya "ses kapatmak" gibi eylemlerle ilişkiliyken, "yılanca" sözcüğü bu eylemlerin fantastik bir yorumunu yaratıyor.
Fotoğrafta mavi bir şapka giymiş bir şahsın "Tuzla Ağrılılar Derneği" yazan bir tabelanın önünde durduğunu görüyoruz. Şapkayı takan kişi Smurf'e benziyor. Bu fotoğrafın komikliği, Smurf'ün bir Türk derneğinin önünde poz vermesinden kaynaklanıyor.
Fotoğrafta, arabasının bagajında büyük bir ses sistemi olan bir araba var. Arabanın yanında alışveriş arabasıyla duran bir kadın da görülebiliyor. Arabada çok miktarda tuvalet kağıdı var. Fıkra, araba ses sistemine yapılan yüksek yatırımla tuvalet kağıdına olan basit ihtiyaç arasındaki tezatlığı gösteriyor. Yani araba sahibinin müzik sistemine olan tutkusunun hayatın temel ihtiyaçlarından daha önemli olduğuna gönderme yapılıyor. Bu durum, "Ses sistemi için her şeyi harcayan ama tuvalet kağıdı alacak parası olmayan adam" gibi bir atasözüne benziyor.
Fotoğrafta, suyun üzerinde bir tekne ve suyun altında yarı batmış bir araba görünüyor. Teknenin hemen yanında araba su altındayken farları açık durumda. Bu görüntüyle yapılan şaka, arabanın tekneye çarparak su altına battığı ve farlarının hala açık kalmış gibi gösterilmesidir. Şaka, arabanın bir tekneye çarparak batmış ve bir şekilde farlarının hala açık kalmış olmasıyla ilgilidir. Bu, gerçekçi olmayan bir durum olsa da, komik bir şekilde sunulmuştur.
Fotoğrafta, bir alışveriş merkezinde veya pazarda yürüyen bir grup insanı görüyoruz. En önde, sırtında "One Direction" logosu olan bir sırt çantası taşıyan bir adam var. Bu fotoğraftaki espri, One Direction grubunun hayranı olan yetişkin bir adamın, çocukluk hayallerinden vazgeçmemiş ve hala One Direction hayranlığını sürdürmüş olmasında yatıyor. Yani espri, kişinin kendini "çocukça" ve "gerçekçi olmayan" bir şekilde göstermesiyle ilgili. Fotoğraf, yaşına rağmen hâlâ popüler kültürün belirli bir trendine bağlı kalmayı sürdüren yetişkinleri ve bu durumun güldürücü yönünü ele alıyor.
Fotoğrafta bir asansörün içinde, asansörün yedek parçalarının sipariş edildiği için gelmediği belirten bir not yazısı görülüyor. Bu notta kullanılan dil, asansörün yedek parçalarının sipariş edilmesi yerine "Marstan" sipariş edilmiş gibi bir imaya sahip. Bu, bir espri olarak, asansörün parçalarının uzaydan geldiği, gecikmesinin de bu nedenle olduğu gibi bir ironik anlam yaratıyor.
Resimde, bir adam diğer adamı parayla kandırmaya çalışıyor, ama adam aldatıldığını fark ediyor. Şaka şu ki, adam parayı alırken şaşkın bir ifadeyle bakıyor ve bu da aldatıldığını gösteriyor.
Fotoğrafta merdiven basamaklarına yazılmış müzik gruplarının isimleri var. Merdivenin en altındaki basamakta "Pink Floyd" yazıyor. Merdivenlerden aşağı indiğinizde "Pink Floyd"un adı ilk gördüğünüz isim oluyor. "Pink Floyd"un adı bir grup ismi değil, aynı zamanda bir hastalığın adı. Bu yüzden fotoğraftaki espri, aşağı indiğinizde ilk gördüğünüz şeyin bir hastalığın adı olması.
Fotoğrafta, bir binanın balkonuna asılı olarak çok sayıda kot pantolon görüyoruz. Görüntünün komik tarafı, birinin tüm kot pantolonlarını aynı anda yıkamış ve balkona asmış olması. Belki de tek bir çamaşır makinesinin tüm kot pantolonları yıkamaya yetmediği için. Bu durum Türk kültüründe "çok fazla kot pantolon" ve "her şeyi aynı anda yapmak" ile ilişkilendirilerek esprili bir şekilde yorumlanabilir.
Henüz bişi yazılmamış