Yepyeni farklı bir içerikle geldimm. Keyifli okumalar 👋🏻 Daha fazla hikaye,bilgi ve haber için bizi takip edip beğenmeyi unutmayın; @sizbilindiye
Fotoğrafta Türk 10 lirası üzerinde yer alan Cahit Arf'in resmi var. Yazıda Cahit Arf'in 1910 yılında Selanik'te doğduğu ve Balkan Savaşları sırasında ailesi ile birlikte İstanbul'a göç ettikten sonra İzmir'e yerleştikleri anlatılıyor. Cahit Arf'in matematiğe olan ilgisi sayesinde üniversite öğrencilerinin çözemediği soruları çözdüğü ve öğretmenlerinin dikkatini çektiği anlatılıyor. Ailesinin Cahit Arf'i iyi eğitim alması için Fransa'daki St. Louis Lisesine gönderdiği ve Cahit Arf'in 3 yıllık liseyi 2 yılda bitirip ülkesine döndüğü belirtiliyor. Son olarak Cahit Arf'in matematik dünyasına yeni bir bakış açısı getirdiği ve 1943 yılında profesör, 1955 yılında da ordinaryüs profesör unvanlarına yükseldiği, 1997 yılında da İstanbul'da hayatını kaybettiği anlatılıyor. Espri Cahit Arf'in 10 liranın arkasında resmedilmiş olmasına rağmen yazıda "Cahit Arf 1997 yılında İstanbul'da hayatını kaybetmiştir" denmesinde yatıyor. Bu durum, sanki Cahit Arf'in hala hayatta olduğunu ve 10 liranın arkasında kendi resminin basıldığını bilmediğini ima ediyor.
Fotoğrafta 50 Türk lirasının arkasında Fatma Aliye'nin resmi var. Şaka şu ki, Fatma Aliye'nin bu resimde yer almasının sebebi, 50 Türk lirası üzerinden yapılan bir şakadır. Çünkü 50 Türk lirası, 1980'li yıllarda Türkiye'de kullanılan bir banknottur. Bu banknotların üzerinde genellikle Atatürk'ün resmi bulunur. Ancak Fatma Aliye'nin resminin 50 Türk lirası üzerinde olması, sanki "50 Türk lirası Fatma Aliye'ye ait" gibi bir algı yaratmaktadır. Bu da, 50 Türk lirası yerine Fatma Aliye'nin resmini kullanan kişilerin, parayı sanki Fatma Aliye'ye aitmiş gibi kullanmaya çalıştığını düşündürmektedir. Bu şaka, Türk kültüründe para ve zenginlik konusunda var olan klişeleri ve Fatma Aliye'nin kadın hakları savunuculuğunun, şaka konusu haline getirilmesinin bir örneğidir.
Fotoğrafta 100 Türk Lirası banknotu görülüyor. Banknotta, Türk müziğinin önemli bestecilerinden biri olan Buhurizade Mustafa Itrî'nin resmi ve kısa bir biyografisi yer alıyor. Resmin altındaki yazı şudur: "100 Türk lirasının arka yüzünde yer alan Buhurizade Mustafa Itrî 1640 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiştir. Şair, müzisyen ve aynı zamanda besteci olan Itrî, Türk Müziği tarihinin en önemli isimlerinden biridir. Genellikle Fuzuli, Nefi, nadiren de kendi güftelerini bestelermiş. Dönem padişahları tarafından itibar görmüş ve bu sayede çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir. Kendisine ait olan 38 sözlü bestenin 10'u tasavvufi. Bunlar arasında en meşhur ise Kurban Bayramı boyunca namazlardan sonra okunan tesrihk tebrii; Segah Salât-ı Ümmiyeye'dir. Ayrıca ney çalıp ve hattatlık da yapan Itrî'nin sesi o kadar güzelmiş ki, padişahlar kendisini dinlemek için huzuruna çağırmış. Şeyhülislam Esad Efendi'nin belirttiğine göre Itrî, 1000'den fazla beste yapmış ancak çoğu günümüze ulaşmadan 1711 yılında İstanbul'da vefat etmiştir." Burada espri, Itrî'nin 1000'den fazla beste yapmasına rağmen çoğunun günümüze ulaşmamış olmasına rağmen, 100 TL banknotuna resminin basılmış olmasıdır. Yani, Itrî'nin 1000 beste yapmış olmasına rağmen 100 TL'lik banknotun "değerli" bir eser olduğunu ima ediyor.
Fotoğrafta, Türk Lirası banknotlarının arka yüzlerinde yer alan isimlerin ve resimlerin olduğu bir kolaj görülüyor. Altında ise "Her gün elden ele dolaşan kağıt paraların arka yüzündeki isimleri ne kadar iyi tanıyoruz; işte kağıt paraların arka yüzünde yer alan isimlerin kimler olduğu ve haklarında kısa bir kaç bilgiyi sizler için hazırlamaya çalıştım detaylar için yana kaydırın." yazıyor. Bu ironik bir mizah. Çünkü genellikle insanlar kağıt paraların ön yüzlerindeki isimleri (Atatürk, Mustafa Kemal, Atatürk'ün portresi) bilirler, ancak arka yüzünde kimlerin olduğu hakkında pek bilgileri yoktur. Bu da insanların, dolaşımda olan paraların değerini ve arkasındaki hikayeleri bilmeden kullandığını ima ediyor.
Fotoğrafta, 200 Türk Lirası banknotunun arka yüzü ve Yunus Emre'nin resmi bulunmaktadır. Fotoğrafın altındaki yazıda, Yunus Emre'nin 1238 veya 1241 yılında dünyaya geldiği ve "Yaratılanı sevdik, Yaratan'dan öttürü" diyerek hoşgörünün önemini vurgulayan Yunus Emre'nin Anadolu'yu gezmiş, yaşamının çoğunu Taptuk Emre ve Hacı Bektaş Veli'nin yanında geçirdiği yazmaktadır. Bu yazının altına "Yunus Emre 1320 yılında vefat etmiştir, fakat mezarının nerede olduğu kesin bilinmemektedir" yazılmış ve "GÜLDÜM.NET" eklenmiştir. Şaka, Yunus Emre'nin mezarının nerede olduğunun bilinmemesi üzerine kurulmuş. Yunus Emre'nin mezarının nerede olduğunu bilmemek, onun mezarını ziyaret etme imkanını ortadan kaldırıyor. Bu da "GÜLDÜM.NET" ile ifade edilen bir mizah unsuru yaratıyor. Yani şakanın özü, Yunus Emre'nin mezarının bilinmemesi ile bunun bir mizah unsuru olarak kullanılmasıdır.
Fotoğrafta 20 Türk Lirası banknotu ve Mimar Kemaleddin'in resmi yer alıyor. Banknotun arkasında yer alan Mimar Kemaleddin'in, Avrupalılar tarafından 2. Mimar Sinan olarak da bilindiği ve 1870 yılında İstanbul'da dünyaya geldiği yazıyor. Bu mizahın espri konusu, banknotta Mimar Kemaleddin'in Avrupalılar tarafından "2. Mimar Sinan" olarak anıldığı, bu yüzden "20 Türk Lirası"nın da "2. Mimar Sinan"ın parası olarak algılanmasıyla oluşturulan bir kelime oyunu. Basitçe, "20 Türk Lirası"nı "2. Mimar Sinan'ın parası" olarak okuyarak bir alay konusu yaratılıyor.
Fotoğrafta 5 TL'nin arkasında resmedilmiş olan Aydın Sayılı'nın portresi ve onun hakkında kısa bir biyografi bulunmaktadır. Aydın Sayılı, Türk tarihçi ve bilim insanıdır. Fotoğrafta, Aydın Sayılı'nın 5 TL'nin arkasında resmedilmiş olması komik bir şekilde "Aydın Sayılı, 5 Türk lirasının arka yüzünde yer alan..." ile başlayan biyografi ile karşılaştırılmıştır. Yani Aydın Sayılı, resmedildiği banknotun değeri ile özdeşleştirilerek esprili bir şekilde tanımlanmıştır.
Yeni içerik mi? Hadi ama, bu sefer biraz daha yaratıcı olabilirdiniz 😅 Sizin de "yeni" diye sunacağınız başka bir şey kalmadı mı acaba? 😜