Bu kadarıda fazla diyebileceğimiz tesadüfler hakkındaki düşüncelerinizi oldukça merak ediyorum:) Keyifli okumalar 👋🏻
Fotoğrafta, bir dizi evden oluşan bir sokak görülüyor. Resimde, bir kadının evlatlık olarak verilen bir kız çocuğunun, daha sonra üvey kardeşlerinin var olduğunu öğrenmesi ve onları araması anlatılıyor. Kadın, üvey kardeşlerden ikisini buluyor, ancak üçüncüsünü bulamıyor. Bu, "üç kardeş bulma" ifadesinin anlamını tersine çevirerek yapılmış bir mizah. "Üç kardeş bulmak" Türkçede "çok zor bir şey bulmak" anlamına geliyor, resimde ise tam tersi bir durum yaşanıyor: bir kadın, üç tane kardeş buluyor ancak bir tanesini bulamıyor.
Fotoğrafta Chris Benoit, karısı ve oğlu görünüyor. Altta ise Chris Benoit'in 2007 yılında karısını ve oğlunu öldürdükten sonra intihar ettiği ve bu olayın hikayesinin oldukça yürek burkan bir hikaye olduğu yazılı. Ancak yukarıda Chris Benoit'in kendi Wikipedia sayfasına kişisel problemleri yaşadığı ve bu yüzden karısını öldürdüğü yazıldığı yazılmış. Bu da okuyucunun Chris Benoit'in kendi Wikipedia sayfasına bu bilgiyi yazdığını düşünmesini sağlayan bir espri. Bu espri, ironik bir şekilde Chris Benoit'in kendi hikayesini yazdığı ve kişisel problemlerinden bahsettiği gibi gösterilerek yapılır.
Fotoğrafta bir kilisede kırmızı kıyafetli bir koro görüyoruz. Koro üyelerinden biri arkasını dönmüş ve kameraya bakıyor. Fotoğrafa eşlik eden yazı ise 1 Mart 1950'de Beatrice'deki bir kilisede meydana gelen patlama olayından kimsenin yaralanmadan kurtulmasını anlatıyor. Patlamanın gerçekleştiği saatte kilisenin çevresinde kimse olmadığını ve koro üyelerinin 15 dakika geç kalması sayesinde kurtulduğunu söylüyor. Burada yapılan espri, kilisenin çevresinde kimse olmamasına rağmen, koro üyelerinin hala kilisede bulunmasıdır. Bu durum, koro üyelerinin geç kalmasının patlamadan kurtulmalarını sağladığı gerçeği ile bir çelişki yaratıyor.
Resimde iki farklı fotoğraf yer alıyor. Solda genç bir kadın, sağda ise "Jack Frost" yazılı bir kartpostalın üzerinde kartopu oynayan bir çocuk var. Altta ise "Hayatın yalnızca tesadüflerden oluştuğuna mı inanıyorsunuz? Yoksa yaşanan her olay tıpkı bir yapboz parçası gibi aslında büyük resmi oluşturmaya mı çalışıyor? Bazen öyle şeyler oluyor ki, bunları yalnızca bir tesadüf olarak adlandırmamız mümkün değil. Okuduğunuz her maddede tesadüf denen şeyin varlığına inanmakta zorlanacağız bu olaylar hakkında düşüncelerinizi oldukça merak ediyorum. Haydi yana kaydırın." yazıyor. Bu yazıda hayatın tesadüflerden ibaret olup olmadığı soruluyor. Resimde ise soldaki genç kadının aslında sağdaki çocuğun daha büyümüş hali olduğu ima ediliyor. Yani, hayatın tesadüflerden ibaret olmadığı, her şeyin bir bağlantıya sahip olduğu, sanki bir yapboz gibi, birleşerek büyük resmi oluşturduğu ima ediliyor.
Fotoğrafta, White Star Line şirketinin inşa ettiği üç büyük gemide çalışan Violet Jessop adında bir hemşire var. Bu gemiler Titanic, Olympic ve Britannic'tir. Üç gemi de talihsiz olaylar sonucu batmıştır ve Jessop hepsinden sağ kurtulmuştur. Bu yüzden Jessop'un bu gemilerle yaşadığı talihsiz olaylara tesadüf mü demişler, şans mı demişler bilemedik, demişler. Bu da Jessop'un bu gemilerle yaşadığı talihsiz olayların sayısının çok fazla olduğuna ve hayatta kalmasının bir tesadüf olmadığına vurgu yapmaktadır. Bu fotoğraf, "Şans mı?" gibi bir soru ile insanların şaşırtıcı bir hayatta kalma hikayesiyle karşılaşmalarına gönderme yaparak bir espri oluşturmaktadır.
Fotoğrafta iki gemi resmi ve bir de gemi batarken çalan orkestra hakkında bilgi yer alıyor. **Fotoğrafın altındaki metin, 1861 doğumlu yazar Morgan Robertson'ın "Tanrı bile batıramaz!" dediği Titanic hikayesini olay gerçekleşmeden tam 14 yıl önce kaleme aldığını anlatıyor. Yazar, kitabında Titanik'e benzeyen bir gemi batması olayını anlatmış. Bu gemi aynı zamanda Titanic gibi batmayacağı düşünülen bir gemi imiş. İki gemi de aynı güzergahta, aynı saatlerde ve aynı koordinatlarda batmış. İki gemi arasındaki fark "Titanik'teki ölüm sayısı 1500 iken diğer geminin 1513 olduğu". En ilginç nokta ise, her iki geminin batarken de orkestra çalıyor olmasıymış. ** Bu yazı, Titanik'in batmasıyla ilgili bir şakayı anlatıyor. Şaka, Titanik'in batmasının aslında gerçekleşmesinden 14 yıl önce yazar tarafından tahmin edilmiş olmasına dayanıyor. Ayrıca, iki geminin de batarken orkestra çalması, Titanic batmasıyla ilgili yaygın bir efsaneyi esprili bir şekilde kullanıyor.
Fotoğrafta Bruce Lee ve oğlu Brandon Lee var. Brandon, babasının filmlerinden birinde öldürüldü. Filmde gerçek kurşunlar kullanılmış ve bir kaza sonucu Brandon Lee vurulmuştur. Ancak Brandon Lee'nin ölümüne rağmen, filmlerinde onun yerine başka bir oyuncu oynatılmamış ve film tamamlanarak vizyona girmiştir. Bu espri, Brandon Lee'nin ölümünün gerçek olmasına rağmen filmlerinde onun yerine başka birinin oynatılmamasıyla ilgili bir ironiye dayanıyor.
Bu fotoğrafta iki kadının portreleri var. Fotoğrafın altında yazan metin, Mary Ashford adında bir kadının 1817 yılında tecavüz edilip öldürüldüğünü anlatıyor. Katil zanlısı, yeterince kanıt olmadığı için serbest bırakılmış, ancak Mary'nin erkek kardeşi William davayı yeniden açmak için uğraşmış. 157 yıl sonra, aynı köyde Barbara Forest adında başka bir kadın aynı şekilde öldürülmüş. Barbara'yı öldüren kişi yine serbest bırakılmış ve aynısı, Barbara'nın kız kardeşi Erika için de yaşanmış. Buradaki espri, aynı cinayetin aynı köyde 157 yıl sonra tekrarlanması ve her iki katilin de yeterince kanıt olmadığı gerekçesiyle serbest bırakılmış olması. Bu durum, adalet sisteminin yetersizliğini ve benzer cinayetlerin tekrarlanma ihtimalinin her zaman var olduğunu gösteriyor.
Fotoğrafta Abraham Lincoln ve John F. Kennedy'nin yan yana resimleri yer alıyor. Resimlerin altında, iki başkan arasında inanılmaz benzerlikler bulunduğu, her ikisinin de bir Cuma günü vurularak öldürüldüğü ve isimlerinin benzerliği gibi ilginç tesadüfleri belirten bir yazı var. Ancak, yazının son cümlesi şaka niteliğinde: "Lincoln bir tiyatroda vuruldu, Kennedy ise 'Lincoln' marka bir otomobilde vuruldu." Bu şaka, iki başkanın isimlerinin birbirine benzerliği ve ölüm biçimlerinin tersine çevrilmesiyle, bir ironi yaratıyor.
Resimde, iki fotoğrafın yan yana gösterildiği bir paylaşım var. Sol taraftaki fotoğrafta, Hoover Barajı inşaatı sırasında hayatını kaybeden işçi J.G. Tierney'nin fotoğrafı bulunuyor. Sağdaki fotoğrafta ise oğlu Patrick Tierney'nin fotoğrafı bulunuyor. İkisinin de aynı günde hayatını kaybettiği ve paylaşımdaki yazı da bunu vurguluyor. Fotoğrafta bulunan iki kişinin aynı günde öldüğünü gösteren paylaşım, **kara mizah** örneği olarak değerlendirilebilir. Çünkü insanların ölümüyle dalga geçen, ölümle ilgili bir durumdan espri yapan bir paylaşımdır.
Henüz bişi yazılmamış