18 Yıl Boyunca Havaalanında Yaşayan Adamın Filmlere Konu Olan İnanılmaz Öyküsünü sizler için derlemeye çalıştım.Detaylar için yana kaydırın. Daha fazla hikaye,bilgi ve haber için bizi takip edip beğenmeyi unutmayın; @sizbilindiye




Kaynak

Resimde Nasır'ı havalimanında bir masanın yanında oturmuş sigara içerken görüyoruz. Alttaki yazıda Nasır'ın 2006 yılında hastalandığı ve hastaneye kaldırıldığı, ancak havalimanından zorla çıktığı söyleniyor. 1988 yılından beri havalimanından çıkamadığı için bu durum inanması güç gibi gösteriliyor. Bu espri Nasır'ın uzun yıllar sürgünde yaşadığı gerçeğine gönderme yapıyor. Nasır, 1988 yılında ülkesinden kaçmak zorunda kalmış ve o zamandan beri havalimanında sıkışıp kalmış gibi yaşamaya devam etmiş. Bu espri, Nasır'ın yaşadığı zorlukları ve özgürlükten yoksunluğunu komik bir şekilde ele alıyor.

Fotoğrafta, havalimanında oturan bir adam görülüyor. Adam, havalimanında kalmaktan oldukça mutlu olduğunu ve gitmek istemediğini söylüyor. Fakat, havalimanında sürekli olarak McDonald's'tan yemek yiyor ve tuvaletlere gidiyor. Bu durum, adamın havalimanında kalmak istediğini söylese de aslında sıkıldığını ve oradan gitmek istediğini ima ediyor. Şaka, adamın havalimanında kalmak istediğini söylemesine rağmen, davranışlarının gerçekte sıkıldığını ve oradan gitmek istediğini göstermesi üzerine kurulu.

Fotoğrafta havalimanında oturan sigara içen bir adam var. Adamın etrafındaki boşluk ve soğuk havalimanı ortamı, adamın havalimanından bir türlü çıkamadığı hissini veriyor. Adamın havalimanında hapis kaldığı anlamına gelen bir espri. Daha açık bir ifadeyle, adam havalimanında çok uzun süredir mahsur kaldığı için artık dışarı çıkmayı düşünmüyor bile. Bu durumun adamın havalimanına "hapsedildiği" şeklinde yorumlanması komik bir ironi yaratıyor.

Fotoğrafta, havalimanında oturan bir adamın çizgi film benzeri bir şekilde çizilmiş hali görülüyor. Adamın ağzında pipo var ve etrafında da diğer yolcular ve çalışanlar var. Resmin altındaki metin ise, adamın "Nasser" adında birisi olduğunu ve Belçika'ya gönderilmesi gereken belgelerin sahte olduğunu fark ederek havalimanında kalmaya karar verdiğini anlatıyor. Bu durum da havalimanındaki çalışanların adamı delirdiğini düşünmesine neden oluyor. Fıkra, Nasser'in belgelerin sahte olduğunu fark etmesiyle başlayan ve havalimanında kalma kararına bağlanan bir olay zinciriyle işliyor. Bu durumun absürt olması ve çalışanların Nasser'i delirdiğini düşünmeleri, fıkra için komik bir etki yaratıyor.

Fotoğrafta, havalimanında bir masada oturan ve bir pipo içen yaşlı bir adam görünüyor. Adamın yanında boş bir bavul var. Fotoğrafın altındaki yazı, havalimanlarının uluslararası bir alan olarak kabul edildiği için herhangi bir ülkenin sınırları olarak tanımlanmadığını ve bu nedenle havalimanında yaşamak için herhangi bir belgeye ihtiyaç duyulmadığını anlatıyor. Yazıda, adamın "Nasser" adında olduğu ve Fransızca bilmediği, havalimanında mahsur kaldığı ve geçimini sağlamak için ufak tefek işler yapmaya çalıştığı belirtiliyor. Bu, "havalimanında yaşamak" konusuna yapılan bir gönderme ve yaşlı adamın havalimanında yaşayan biri olarak canlandırılmasıyla bir mizah yaratılmış.

Fotoğrafta, bir havalimanı bekleme salonunda, masanın üzerinde bir bavul ve oturmuş bir adam görülüyor. Adam elinde pipo, düşünceli bir şekilde havaya bakıyor. Fotoğrafın altında yazan metin, adamın uzun süren çabaları sonucunda bir çözüm bulduğunu ve bu çözümün, bir mültecinin Belçika'ya gitmek için gerekli olan belgeleri alması için 7 yıl uğraşması gerektiğini anlatıyor. Bu durum, adamın yıllarca uğraşmasına rağmen çözümü bulmuş, ancak çözüm mülteci için yıllar süren bir mücadeleyi gerektiriyor. Yani mizah, ironik bir şekilde çözümün aslında çok zorlu bir süreç başlattığına vurgu yapıyor.

Fotoğrafta Tom Hanks'in oynadığı "The Terminal" filminin gerçek hayattan ilham alınan hikayesinin kahramanı olan Nasser, filmin çekildiği havalimanında oturmuş. Üzerine bir not düşülmüş: "Tüm bunlar eşine benzemeyen bir maceraya dönüştü. Nasser'in hikayesi havalimanında 18 yıl boyunca yaşadığı hayatı ilham alan 'The Terminal' adlı filmin de konusu olarak piyasaya sürüldü. Film 2004 yılında gösterime girdi ama Nasser hala havalimanında yaşamaya devam ediyordu. Film yapımcıları bu film için Nasser ile röportaj yaptı ve hikayesini filmde kullanmak için izin aldılar. 2005 yılında, hayat hikayesi kullanıldığı için kendisine 300.000 ABD dolarının üzerinde para verildi. Söylentilere göre ise parayı yıllar sonra İngiliz vatandaşlığını almak ve yirmi yıldır istediği hayatı kurmak için kullandı." Şaka, Nasser'in filmin çekildiği havalimanında yaşamaya devam etmesi ve hala filmden kazandığı parayı harcamasıdır.

Fotoğrafta İranlı bir adamın İngiltere'deki bir üniversitede öğrenciyken, İran'daki Şah'a karşı protestolara katılıp bu yüzden ülkesinden sürgün edildiğini anlatıyor. Fakat adam İngiltere'de, bir kafede, sigara içerken çekilmiş. Yani adamın İran'dan sürgün edilmesinin nedeni, ülkesindeki politikacılar tarafından değil, kafedeki "sigara içilmez" uyarı levhası nedeniyle. Bu, adamın İran'dan sürgün edilmesini abartılı bir şekilde gösteren bir mizah.

Resimde, pasaportunu elinde tutan ve bir havalimanında oturan bir adam görülüyor. Şaka ise adamın pasaportunu elinde tutmasının ve pasaportunda "Nasseri Birleşmiş Milletlerden" yazmasının, yani adamın bir ülke vatandaşı olmadan, herhangi bir ülkeye girememesiyle alakalı. Bu şaka, dünya vatandaşlığı ve sınırlar olmadan hareket edebilme hayalini ele alıyor.

Fotoğrafta, bir adam Charles de Gaulle Havalimanı'nda oturmuş, ağzında pipoyla, yolculuğa hazırlanıyormuş gibi görünüyor. Fakat alttaki yazı, adamın aslında Fransa'dan İngiltere'ye gitmeye karar verdiğini ama gerekli evrakları bulamadığı için hiçbir ülkeye giremediğini ve çıkması da mümkün olmadığını anlatıyor. Bu, Charles de Gaulle'ün Fransız olduğunu, bu nedenle Fransız vatandaşlarının Fransa'dan çıkmak için hiçbir evraka ihtiyaç duymayacağını ima eden ironik bir şaka.


Yorumlar

Henüz bişi yazılmamış