Bir deneyin hikayesiyle geldimm. Biraz uzun ama mutlaka okumalısınız.(Yazı puntosu biraz ufak kusura bakmayın anca sığdı :) )Keyifli okumalar 👋🏻 Daha fazla hikaye,bilgi ve haber için bizi takip edip beğenmeyi unutmayın; @sizbilindiye #bilgi #pratikbilgiler #faydalıbilgiler #gerçek #ilginçbilgiler #ilginçvideolar #ilginç #sıradışıbilgiler #keşfet #bilim #haber
Resimde üç adamın bir masa etrafında oturduğu görülüyor. En ortadaki adam not defterine bir şeyler yazıyor, sağındaki adam onu ilgiyle dinliyor ve solundaki adam ona hafifçe gülümsüyor. Bu görsel, bir psikiyatri deneyini tasvir etmek için kullanılmış ve "Bugün sizlere psikiyatri biliminin tarihine damga vuran, adeta omuzlarından tutup iyice bir silkeleyen bir deneyden bahsedeceğim. Detaylar için haydi yana kaydırın." şeklinde bir açıklama eklenmiş. Bu görseldeki mizah, normalde psikiyatri deneylerine ilgi duymayan veya deneyleri sıkıcı bulan insanların, bu görselde gösterildiği gibi, adeta hipnotize olmuş bir şekilde bir deneyi dinliyor gibi gösterilmesinden kaynaklanıyor. Bu durum, psikiyatri deneylerinin, insanların ilgisini çekecek kadar "ilginç" veya "eğlenceli" olmadığına dair bir ironi oluşturuyor.
Fotoğrafta üç erkek, hastanenin bir odasında oturuyor. Bu fotoğraf, "Rosenhan Deneyi" olarak bilinen, psikiyatrinin en tartışmalı deneylerinden birini temsil ediyor. Fotoğrafın altındaki yazıda bahsedilen "Rosenhan Deneyi", David Rosenhan adlı bir psikiyatrist tarafından gerçekleştirilmiş bir deneydir. Deneyde, normal kişilerin kendilerini "akıl hastası" gibi davranmaları ve psikiyatrik bir hastaneye yatırılmaya çalışmaları amaçlanmıştır. Deneyin amacı, psikiyatristlerin gerçek hastalıkları teşhis etmedeki yeteneklerinin sorgulanması ve hastalığa nasıl yaklaştıklarıyla ilgili bir eleştiriyi ortaya koymaktı. Bu deneyde, bu fotoğrafta görülen kişilerden bazılarının (bazı kaynaklara göre hepsi değil) aslında hasta rolü yapmakta oldukları ve hastane tarafından akıl hastalığı teşhisi konulduğu varsayılıyor. Fotoğrafta, bu kişilerin gerçek hasta olup olmadıklarını ayırt etmek çok zor görünüyor. Bu da, deneyin psikiyatrik tanı ve teşhisleme süreçleri üzerindeki sorgusunu açıkça ortaya koyuyor. Fotoğraftaki espri, insanların gerçekte akıl hastası olup olmadıklarını, sadece psikiyatrik bir hastaneye yatırılmış olmalarına göre değil, aynı zamanda fotoğraftaki yüz ifadeleri ve beden diline göre de belirlemek zorluğu gösteriyor. Bu, Rosenhan Deneyi'nin temelini oluşturan tartışma noktasına işaret ediyor: Akıl hastalığı teşhisi ve belirlenmesi, öznellik ve önyargılardan uzak bir şekilde yapılamaz.
Fotoğrafta, bir ruh hastası kliniğine "hasta" rolü yapmak üzere giren kişilerin hikayesinden bir sahneyi görüyoruz. Resimdeki espri, *Rosenhan deneyi* olarak bilinen bir psikoloji deneyine gönderme yapıyor. Bu deneyde, bir grup sağlıklı birey, kendilerine ruhsal hastalıkları olmadığı halde, ruh hastasıymış gibi davranarak farklı ruh hastası kliniğine yatırılmaya çalışırlar. Deneyin amacı, ruhsal hastalığın teşhisinin ne kadar öznel ve kişiden kişiye değişebileceğini göstermektir. Fotoğrafta, "hasta" rolü yapan kişiler, kendilerine ruhsal hastalığı olmayan bireyler olduğunu kanıtlamak için çabalıyorlar ancak klinik çalışanları onları hala hasta olarak görüyor. Bu sahne, deneyde ortaya çıkan paradoksu görselleştiriyor. Kısacası, espri, ruhsal hastalık teşhisinin ne kadar zor ve öznel olabileceğine dair bir yorum yapıyor.
Resimde uzun, karanlık ve boş bir koridor görünüyor. Bu koridorun, ruhsal hastalıkla mücadele eden kişilerin tedavi gördüğü bir psikiyatri kliniğinin koridoru olduğu tahmin ediliyor. Yazı, ruhsal hastaların "boş", "boşluk", "nafile" gibi kelimeleri tekrarladığını ve bu kelimelerin şizofreni belirtisi olarak kabul edildiğini anlatıyor. Ancak, aslında bu kelimelerin, hastalara, bu kelimelerin şizofreni belirtisi olduğuna inandırmak için doktorlar tarafından söylenmiş ve hastalar tarafından tekrarlanan kelimeler olduğu ortaya çıkıyor. Bu durum, "Rosenhan Deneyi" olarak bilinen bir psikoloji deneyini anlatıyor. Deneyde, sağlıklı kişiler, kendilerini şizofreni hastası olarak tanıtarak hastanelere yatırılmışlar. Bu kişilerin psikiyatri uzmanları tarafından şizofreni hastası olarak teşhis edildiği ancak, daha sonra sağlıklı oldukları ortaya çıkmıştır. Bu deney, ruhsal hastalıkların teşhisinde, öznel yargıların etkisini göstermiştir. Bu nedenle, resim ve yazıda geçen espri, aslında ruhsal hastalıkları ve teşhislerini sorgulamayı amaçlıyor.
Resimde, bozuk bir ruh haliyle baktığında, bir akıl hastanesinin eski ve karanlık bir koridorunu görüyoruz. Yazıda, David Rosenhan'ın meşhur "sahte hasta" deneyinden bahsediliyor. Deneyde, Rosenhan ve meslektaşları, sağlıklı bireylerin kendilerini akıl hastalığı belirtileri gösteren hastalar olarak tanıtarak psikiyatrik hastanelere kabul edilmeye çalıştılar. Hastanelerin çalışanları, bu kişilerin gerçek hastalar olduğuna karar vermiş ve onları tedavi etmeye başlamışlardı. Bu durum, Rosenhan'ın psikiyatrik teşhislerin güvenilirliği üzerine tartışmalara neden oldu. Şaka, resimde görülen hastanenin, gerçekte bir ruh sağlığı kuruluşu olduğunu düşündürerek, bu deneyi hatırlatması ve ironi yaratması. Rosenhan deneyi, psikiyatrik teşhislerin öznelliği ve hatalara açık olma riskini gösterdiği için, ruh sağlığı hizmetlerinin kalitesinin sorgulanması ve iyileştirilmesi gerektiğini ortaya koydu.
Bu görsel, David Rosenhan'ın "Sahte Hasta" deneyine gönderme yapıyor. Fotoğrafta yatakta yatan bir hastayı görüyoruz. Altında ise Rosenhan'ın deneyiyle ilgili bazı bilgiler yazılı. Rosenhan, ruh sağlığı alanında çalışanlara, gerçek olmayan semptomlarla hastaneye gittiklerinde, onları hasta olarak kabul edip etmediklerini görmek için bir deney yapmış. Sonuçta, sağlık personeli bu kişileri gerçekten hasta olarak tanıdı ve tedaviye alındılar. Bu, insanların psikiyatrik tanıların yanlışlığa açık olduğunu ve ruh sağlığı sorunlarının objektif bir şekilde teşhis edilemeyeceğini kanıtladı. Fotoğrafta yatan kişinin gerçek bir hasta olup olmadığı bilinmiyor, ancak yazıdaki göndermeler, fotoğrafın, Rosenhan'ın "Sahte Hasta" deneyini hatırlatmak için kullanıldığını gösteriyor. Bu durum, insanların psikiyatrik tanıların yanlışlığa açık olduğu konusunda daha dikkatli olmaları gerektiğini gösteriyor.
Resimde bir hastanenin dışı ve bir yazı görüyoruz. Yazıda, "psikiyatri dünyası"nda sahte hasta olarak davranmanın mümkün olduğunu söyleyen bir deneyden bahsediliyor. Bu deneyde, sağlıklı bireyler psikiyatri hastası gibi davranarak bir psikiyatri kliniğine kabul edilmişler. Şaka ise bu deneyin sonucunda, psikiyatristlerin gerçek hastaları sahte hastalardan ayırt edemediği gösterilmesi. Bu durum, psikiyatrinin aslında ne kadar bilimsel bir alan olduğu konusunda şüphe uyandırmıyor değil.
Fotoğrafta, bir ruh sağlığı hastanesinde yatan birkaç hasta görülüyor. Resimdeki espri, "sahte hasta" deneyini ve bu deneyin ruh sağlığı hastalıklarının nasıl algılandığı üzerine olan etkisini ele alıyor. D.L. Rosenhan tarafından yürütülen "sahte hasta" deneyinde, sağlıklı bireyler kendilerini ruhsal bozuklukları olduğunu iddia ederek hastaneye yatırmaya çalışmışlar. Hastane çalışanları bu bireyleri gerçekten hasta olarak kabul etmişler ve tedavi etmeye çalışmışlar. Bu deney, ruhsal hastalık teşhisinin ne kadar öznel olabileceğini ve sağlıklı bireylerin bile ruhsal hastalık teşhisiyle etiketlenebileceğini göstermiştir. Espri, resmin bu deneyin ruh sağlığı hastalıklarının teşhisinde ve tedavisinde meydana gelen kültürel değişimlere dikkat çektiğini gösteriyor.
Henüz bişi yazılmamış