Keyifli okumalar 👋🏻 Daha fazla hikaye,bilgi ve haber için bizi takip edip beğenmeyi unutmayın; @sizbilindiye #bilgi #pratikbilgiler #faydalıbilgiler #gerçek #ilginçbilgiler #ilginçvideolar #ilginç #sıradışıbilgiler #keşfet #bilim #haber




Kaynak

Resimde bir grup adamın bir koşu bandı üzerinde egzersiz yaptığı görülüyor. Ancak koşu bandı, modern koşu bantlarından çok daha eski bir teknoloji ve oldukça basit bir şekilde yapılmış. Şaka, koşu bandının modern zamanlarda insanların spor yapması için bir araç olarak kabul edilmesi, fakat geçmişte işkence aleti olarak kullanılmış olması arasındaki zıtlığa dayanıyor. Koşu bandı üzerinde egzersiz yapmak işkence gibi geliyor olabilir, ancak bu durum geçmişte işkence aleti olarak kullanılmış olmasından kaynaklanıyor. Bu durum ironik bir şekilde yorumlanmış ve görsel olarak da vurgulanmış.

Fotoğrafta Sir William Cubitt adlı bir İngiliz mühendis görünüyor. Alttaki metin, Cubitt'in 1818 yılında koşu bandını icat ettiğini ancak bunun aslında işkence aracı olarak kullanılmak için tasarlandığını ve mahkumları cezalandırmak için kullanıldığını anlatıyor. Bu görselde espri, koşu bandının bugün spor ve fitness için kullanılan bir alet olması ama aslında ilk icadının ceza amaçlı olmasıyla ortaya çıkıyor.

Fotoğrafta, hapishanede mahkumların egzersiz yapması için kullanılan bir alet görülüyor. Aletin adı "çark" olarak biliniyor ve mahkumların üzerinde koşarak egzersiz yapmalarını sağlıyordu. Fotoğrafın altındaki yazı ise bu aletle ilgili bir fıkra anlatıyor: "Mahkumlar, günde en az altı saat bu cihazda koşuyorlardı ki bu 14 bin basamaklı bir merdivene tırmanmaya eş değerdi ve bu Everest'e tırmanmayla eşdeğerdi. İngiltere'deki 50 hapishane bu aleti kullanıyordu. Hatta, ingiliz yazar Oscar Wilde bile hapishane zamanlarında bu alet üzerine çıkmaya zorlanmıştı. Kimi cezalı mahkumlar günde 10 saatini bu aletler üzerinde geçiriyordu. Bazen halkın izleyip ibret almasına bile izin veriliyordu." Fıkra, bu aletle yapılan egzersizin zorluğunu ve bu zorluğun Everest'e tırmanmaya eşdeğer olduğunu abartarak komik bir şekilde ele alıyor. Oscar Wilde gibi ünlü bir yazarın bile bu aleti kullanmak zorunda kalması, fıkranın mizahını artırıyor.

Resimde, 19. yüzyıl hapishanelerinde kullanılan bir koşu bandı görüyoruz. Bu koşu bandı, mahkumların zorlu koşullarda çalıştırılması ve işkence görmesi amacıyla kullanılıyordu. Resim, 1898'de koşu bandının, bir işkence aracı olduğu gerekçesiyle yasaklandığını anlatıyor. Fıkra, koşu bandının bir "işkence aracı" olarak gösterilmesi ve bunun ironik bir şekilde 1952 yılında sağlık ve fitness amaçlı kullanılmaya başlanması üzerine kurulu. Yani, insanları cezalandırmak için kullanılan bir şey, zamanla sağlık ve fitness dünyasında popüler hale gelmiş. Bu durum, koşu bandının geçmişiyle bugünkü kullanım amacı arasında ilginç bir zıtlığı ortaya koyuyor ve bir tür "işkence"nin nasıl "sağlık"a dönüştüğünü gösteriyor.

Resimde 19. yüzyılda mahkumların egzersiz yapmak için kullandığı bir koşu bandı gösteriliyor. Koşu bandı, iki tahta parçasından yapılmış, mahkumlar bu tahta parçalarına basarak ilerliyor. Bu aletin acı verici ve insanlık dışı olduğu açıkça görülüyor. Resimde, 19. yüzyılda bu aletin kullanıldığına dair bir fotoğraf ve günümüzde kullanılan modern bir koşu bandı arasındaki tezat durumu gösteriliyor. Resmin altındaki yazı, koşu bandının 19. yüzyıldaki hapishanelerde kullanılan işkence araçlarından biri olduğunu, ancak günümüzde modern bir egzersiz aleti olarak kullanıldığını vurguluyor. **Şaka, 19. yüzyıldaki koşu bandının modern koşu bantlarına benzemesi ve aynı isimle çağrışım yaratması nedeniyle ortaya çıkıyor.**


Yorumlar

Henüz bişi yazılmamış