Doğum günün kutlu olsun Nâzım Hikmet 🌸 Sevgi, umut ve merhameti bize anlattığın için teşekkürler. Yerin doldurulamaz, seviyoruz seni ❤️ We didn’t translate any of Nâzım Hikmet’s poems this time because no translation felt enough. We are thankful for all his work. Happy birthday 🌸 #nazımhikmet #şiir
Resimde, sol tarafta ünlü Türk şair Nazım Hikmet'in bir sözü ve sağ tarafta kendisinin fotoğrafı yer alıyor. Söz, "Seviyorum seni 'yaşıyoruz çok şükür!' der gibi" şeklinde. Nazım Hikmet'in sözüyle "yaşıyoruz çok şükür" deyiminin "çok şükür" kısmını vurgulayarak, hayatın zorluklarına rağmen yaşamaya devam etmenin bir şekilde şükür gerektirdiği anlamına geliyor. Bu söz, aslında hayatın zorluklarına rağmen yaşamaya devam etmenin bir ironik mizahla ele alınmasını temsil ediyor.
Fotoğrafta, sol tarafta Nâzım Hikmet'in bir sözü ve sağ tarafta Nâzım Hikmet'in kendisi yer alıyor. Söz şu şekilde: > "İkimiz de biliyoruz, sevgilim, öğretebiliriz: > Dövüşmeyi insanlarımız için ve her gün biraz daha candan > biraz daha iyi sevmeyi..." Bu sözde, Nâzım Hikmet, insanların birbirlerini sevmeyi öğrenmesi gerektiğini savunuyor. Ancak sözde yer alan "dövüşmeyi" kelimesi, ironik bir şekilde savaşın öğretilebilir bir şey olduğu ima edilerek, savaşın insanları birbirine düşürdüğünü ve bu nedenle sevginin öğrenilmesi gerektiğini ima ediyor. Bu nedenle, bu sözde, Nâzım Hikmet, savaşın insanlara öğretilmesi ve sevginin öğrenilmesi gerektiği arasındaki ironik bir ilişkiye dikkat çekiyor.
Fotoğrafta, Türk şair ve yazar Nazım Hikmet'in bir alıntısı ve resmi bulunuyor. Alıntı, "Hiçbir korkuya benzemez halkını satanının korkusu" şeklinde. Şaka, Nazım Hikmet'in fotoğrafının bir "halkını satan" kişiye benzetilmesi ve bu durumun, sözünün ironik bir şekilde uygulanmasıyla ortaya çıkıyor. Hikmet'in bilinen siyasi görüşleri ve eserlerindeki devrimci mesajlar göz önüne alındığında, onun fotoğrafının "halkını satan" kişilerle ilişkilendirilmesi oldukça ironik bir durum oluşturuyor.
Fotoğrafta Nazım Hikmet'in bir portresi ve onun ünlü şiirlerinden bir bölüm yer almaktadır. Şiirde Nazım, "Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey... Fakat artık ümit yetmiyor bana, ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum..." diyor. Şaka, Nazım Hikmet'in "şarkı dinlemek" yerine "şarkı söylemek" istediğini söylemesi ve bu durumun aslında ümitsizliğe işaret etmesidir. Çünkü ümitsizliğin insanı daha aktif, daha mücadeleci bir duruma getirdiğini ima ediyor. Yani, "Şarkı dinlemek" ümitli bir bekleyiş, pasif bir durum iken, "şarkı söylemek" kendi sesini çıkarmak, mücadele etmek, harekete geçmek anlamına gelir.
Fotoğrafta Nazım Hikmet'in bir portresi ve bir şiirinden bir alıntı yer alıyor. Şiirde Nazım Hikmet, çocukların öldürülmemesi için imza atılması çağrısında bulunuyor. Şiiri esprili hale getiren şey ise, Nazım Hikmet'in bu çağrıyı "Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver. Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler" şeklinde yapması. Bu sözlerle, Nazım Hikmet çocukların ölmesini istemeyen insanların şeker de vermeleri gerektiği konusunda esprili bir yorum yapmış.
Fotoğrafta, şair Nazım Hikmet'in bir sözü ve fotoğrafı bulunmaktadır. Söz şöyledir: "Nasıl etmeli de ağlayabilmeli farkına bile varmadan? Nasıl etmeli de ağlayabilmeli ayıpсыз, aşıkare, yağmur misâlî?". Bu söz, ağlamanın doğal bir eylem olduğunu, bunu kontrol etmek için gerek olmadığını vurgular. Nazım Hikmet'in esprili üslubu, insanların ağlama eylemini bazen gereksiz yere gizlemeye çalıştığını ve buna gerek olmadığını, sanki bir suç işliyorlarmış gibi davranmamaları gerektiğini ima eder.