Bu konuları konuşmalıyız ki bir daha bu duruma düşmeyelim. @mollaveisoglutuncay ın açıklamalarını gördükten sonra gerçekten durum biraz daha anlam kazandı. Yangın, sel, deprem her felakette halk kendi sorununu kendi çözmek zorunda kalıyor. Yangın söndürme uçaklarımız hangarlarda çürürken ihale verebilmek için yangın söndürme helikopterleriyle yangınla mücadele ediyoruz. Kıbrıs’a Cumhurbaşkanı 8 uçakla giderken koskoca Türkiye genelindeki 90 yangına 3 uçakla müdahale edebiliyor. 25 yaşındaki Şahin Akdemir vatandaşımız yangınla mücadele edenlere su götürüp hayatını kaybederken THK başkanı ‘düğüne katılmak durumunda kaldım’ diye açıklama yapıyor. Halk kendi sorununu kendisi çözecekse sizin işleviniz ne? Vergilerimiz nereye gidiyor? Kaynaklar neden olması gerektiği gibi harcanmıyor? Neden hiçbir soruya düzgün bir cevap alamıyoruz. Yeter diyoruz yetmiyor. Bunları konuşalım, bunları unutmayalım. Artık zaten unutmak mümkün değil. Hepinize sabır dilerim. #türkiyeyanıyor
Fotoğrafta, Türkiye'nin önemli gazetecilerinden Tuncay Mollaveisoğlu'nun, 2019 yılında Cumhuriyet gazetesinde yayınladığı "Bu Yangınları Neden Zamanında Söndüremedik?" başlıklı bir makaleyle ilgili bir paylaşım görülüyor. Makalede, 2019 yılındaki orman yangınlarının zamanında söndürülememesi ve bu olaya ilişkin Türk Hava Kurumu'nun helikopterlerinin özelleştirilmesinin rolü ele alınıyor. Paylaşımın altında ise, "Lütfen onun konuyla ilgili açıklamalarını okuyun." yazıyor. Bu paylaşımdaki mizah, Tuncay Mollaveisoğlu'nun orman yangınları konusundaki yazılarının, Sedat Simavi Ödülleri'nde "gazetecilik" dalında ödül almış olmasından kaynaklanıyor. Bu durum, orman yangınlarının zamanında söndürülememesine neden olan koşulları ve helikopterlerin özelleştirilmesi gibi sorunları ele alan bir yazının "gazetecilik" ödülü almış olmasının, bir nebze ironik ve çelişkili bulunmasıyla bir mizah unsuru yaratıyor.
Fotoğrafta yangın söndürme helikopterlerinin 2019'da özelleştirilmesiyle bir şirket yurt dışından pilot bulup bunu Orman Bakanlığı'na saatlik olarak kiralıyor ve bu yaptığı aracılık sayesinde kar ediyormuş. Bu arada yangın söndürme uçakları hangarlarda kilitle bekliyormuş. Fıkranın espri kısmı, helikopterlerin özelleştirilmesiyle, aslında yangın söndürme işinin helikopterlere kalmaması ve uçakların hangarlarda bekliyor olmasıdır. Yani helikopterler daha pahalı olduğu için iş daha çok helikopterlere verilmiş ve uçaklar daha ucuz oldukları için kullanılmamış.
Resimde, Tuncay Mollaveisoğlu'nun Orman Bakanı Pakdemirli'nin kullanılmayan THK uçaklarıyla ilgili açıklamaları hakkında bir karikatür bulunmaktadır. Karikatürde Pakdemirli'nin uçakları kullanmak istediğini ancak çok pahalı oldukları için kullanmadığı iddia edilmiştir. Daha sonra ise Mollaveisoğlu, belgelerle bu uçakların pahalı olmadığını ve hurda olduğunu kanıtladığını belirtmiştir. Pakdemirli ise bu iddiaya cevap verememiştir. Karikatürde Pakdemirli'nin tutarsızlığı ve Mollaveisoğlu'nun zekâsı mizah unsuru olarak kullanılmıştır.
Fotoğrafta, turuncu renkte bir yazı ile, yangın söndürme helikopterleri özelleştirilen ve uçakların çürümeye bırakıldığı şeklinde bir şikayet yazısı görülüyor. Bu yazı, orman yangınlarına müdahalede kullanılan uçakların ve helikopterlerin yetersizliğine dikkat çekiyor. Bu yazı, "uçaklar uçusa hazır. 9 uçak var. 5'i çok rahatlıkla uçalabilecek kapasitede. Bunlar dünyada en sık kullanılan yangın söndürme uçakları" sözleri ile başlıyor. Ardından, kamuoyu baskısıyla Orman Bakanlığının bu yıl ihalelerde THK uçaklarını da ihaleye sokacak gibi gösterdiği fakat sonrasında ihaleye uçaklarda 5 ton ağırlık şartı getirildiği ve Türk Hava Kurumu'nda hangara kilitlenen uçakların 4.9 ton olduğu yazıyor. Son olarak da "Bu işi özelleştirebilmek için 100 litreyi bahane edip THK uçaklarını bu yıl da devre dışı bıraktılar. İnanılmaz bir skandal." cümlesi ile sona eriyor. Fıkra, kamuoyu baskısıyla orman bakanlığının THK uçaklarını ihaleye sokması ve sonrasında uçaklara gereksiz bir ağırlık şartı koyarak onları kullanılmaz hale getirmesiyle, bu işi özelleştirmek için bir bahane yaratıldığını, orman yangınlarına müdahalede kullanılan uçakların yetersizliğinin kasıtlı olarak sürdürüldüğünü ima ediyor.
Fotoğrafta, "Liyakat Kalmadı" başlığı altında üç cümlelik bir yazı bulunuyor. Yazıda, kurumlara yapılan atamalarda liyakatin değil çıkar ilişkilerinin, kurumların yönetiminde halkın çıkarlarının değil birkaç kişinin çıkarlarının göz önünde bulundurulduğu ve sonunda da halkın sorumlu tutulduğu anlatılıyor. Bu yazı, Türkiye'deki mevcut siyasi iktidarı eleştirerek, liyakatin yokluğuna, çıkar ilişkilerine dayalı yönetime ve halkın sorumlu tutulmasına dikkat çekiyor. "Liyakat kalmadı" ifadesi, Türkiye'deki birçok kişinin paylaştığı bir düşünce ve bu düşünceyi esprili bir şekilde dile getiren bir mizah unsuru olarak kullanılıyor.
Resimde siyah zemin üzerine beyaz yazı ile bir mizah metni görülüyor. Metin, yüksek vergi ödeyen ülkelerde yaşayan insanların, vergi gelirlerinin halkın ihtiyaçlarına değil de zenginlere gitmesini eleştiriyor. Bu durumun bir metaforu olarak da "çay" ve "ciğer" benzetmesi kullanılmış, "Artık kafamıza çay fırltmayın. Ciğerimiz yanıyor, o çaylar bu hararetımızı almayacak." şeklinde bir cümleyle bu durumu esprili bir dille ifade ediliyor.
Henüz bişi yazılmamış