İstanbul'da Sıradan Bir Gün - 2
#DünyaMültecilerGünü
#WorldRefugeeDay
________________________________________
#umutsarıkaya #umutsarıkayakarikatür #mizah #karikatür #komedi #naberdergi #penguen
Resimde iki kişi var. Biri diğerine "bana bak ben killandım deniz kenarına gidiyoruz bot bakıyorsun.. bir delilik yapmayı düşünmüyorsun di mi?" diyor. Diğeri ise "yok be oğlum kllanma.." diyor. Şaka, ikinci kişinin denizde yüzme korkusuyla dalga geçiyor. Deniz kenarına gittikleri halde yüzmeyi reddetmesi, bir "delilik" yapmayı reddetmesiyle karşılaştırılıyor.
Resimde, taksiye binmek için bekleyen üç adam görünüyor. Bir tanesi taksi şoförüne, "Ama bazen bir sinir geliyor. Şeytan diyor 'Kapı boş koş sahile, gidebildiğin kadar git'... Ama yapmam. Hem eskidenmiş o artık gideni geri yolluyorlar... Anlaşma var..." diyor. Bu şaka, taksiciyi sinirlendiren yolcuların ve taksi şoförünün onlara verdiği cevabın abartılı bir şekilde anlatılmasıyla yapılmış. Şaka, Türk kültüründe taksi şoförleri ve yolcular arasındaki ilişkiye dayanan bir klişe kullanılarak komik hale getirilmiş.
Resimde, bir kafede oturmuş sohbet eden bir grup arkadaş görülüyor. Arkadaşlardan biri diğerlerine "Öteki İstanbul bu... Buradaki insanların %90'ı benimle aynı duyguları paylaşıyor... Her gün buraya da kahve içip kendilerine çekip gide... Çek ülke beğenirler." diyor. Fıkra, Türkiye'de "çek" kelimesinin "çekmek" fiilinin yanısıra, "çek" kelimesinin "çekmece" veya "çekecek" anlamlarına gelmesinden ve "Çek Cumhuriyeti" ülkesinin adının Türkçe'de "Çek" olarak çevrilmesinden kaynaklanan bir kelime oyunu kullanıyor. Fıkranın anlamı, arkadaşın Çek Cumhuriyeti'nde yaşayan insanların kendileri gibi olduğunu ve "çekmece" gibi kendilerine çektiklerini söylemesidir.
Resimde bir grup insan bir kafede oturuyor. Hepsi farklı şeyler yiyor ve içiyor. Ortadaki adam "Ben" olmak istiyor ama farkında değiller. Elinde olsa hepsini bir tekneye doldurup alır götürürüm buradan... Gönülce gününden güne nasıl dönüştüklerini kendi gözleri ile görsünler isterim... Gözmek kolay değil... Settar, hiç kolay bisey değil... Şaka, herkesin kendi işleriyle meşgul olduğu ve "Ben" olmak isteyen adamın kendini görmezden gelinmiş hissetmesidir. Onu "Ben" olarak görmedikleri için, onu bir tekneye doldurup götürmek istiyor ki kendi gözleriyle gerçekleri görebilsinler.
Resimde bir grup insanın deniz kenarında yürüdükleri ve sohbet ettikleri görülüyor. Aralarında, sokak satıcısı olan biri de var. Sokak satıcısının arabasının üzerinde "Süt Mısır" yazıyor. Şaka, Almanya'ya gitme hayallerinin arkasından koşan, ancak ülkesinin güzelliklerini keşfetmeyen insanları ele alıyor. Resimdeki kişi Almanya'ya gitmek için can atarken, kendi ülkesinin güzelliğinden habersiz, sokak satıcısının satmış olduğu mısırın lezzetine bile hayran kalmış. Bu durum, "Almanya'ya gitmeyi hayal ederken, kendi ülkenin güzelliklerini fark edememek" üzerine bir espri olarak yorumlanabilir.
Resimde üç adam ve bir balıkçı görünüyor. Balıkçı, bir köprüden balık tutmaya çalışıyor. Köprüde duran diğer iki adam, balıkçıyı izliyor. Köprüden geçen trafik yoğun ve insanlar araba içinde sıkışmış. Adamlardan biri diğerine "Demedi deme, Ortadoğulular olarak böyle giderse savaştan kaçarken obezite'den öleceğiz.." diyor. Fıkra, Ortadoğuluların obezite sorununa ve savaşın insanları zor durumda bırakmasına vurgu yapıyor. Obezite, savaş gibi bir tehditin yanında başka bir tehdit olarak gösteriliyor. "Demedi deme" ifadesi, "şaka değil" anlamına gelir ve ironi kullanarak obezitenin ciddi bir sorun olduğuna dikkat çeker.
Resimde, balı ekmek satan bir seyyar satıcının önünde bekleyen müşteriler görülüyor. Satıcı, müşteriye "Balık ekmek yiyecek misin?" diye soruyor. Müşteri ise "Hmm, bilmiyorum. Balık mı?" diye karşılık veriyor. Müşterinin, balıktan ziyade satıcının kullandığı gemiye benzeyen balı ekmek tezgahına dikkatini çektiği ve "Balık mı?" diye sorarak bunun bir gemi olduğunu ima ettiği anlaşılıyor. Bu resimdeki espri, günlük hayatta kullanılan bir nesnenin farklı bir bağlamda kullanılmasına ve bu durumun müşteri tarafından fark edilmesine dayanıyor.
Resimde üç adam görünüyor. Sağdaki adam, diğer iki adama "Hoşçakal dostum Settar, ben artık gidiyorum bu şehirden. Para için sağol. Sana er geç borcumu ödeyeceğim. Kendine iyi bak, umarım ekilen saçların tutar dökülmez." diyor. Fıkra, Settar'ın saç ektirdiğini ima ediyor ve arkadaşının saç ekimini ince bir şekilde ele alıyor.
Resimde iki ayrı komik bölüm bulunuyor. Sol tarafta bir adam diğerinin boğazını bıçakla kesmeye çalışıyor. Sağ tarafta ise bir adam demir bir çubukla boğazını kesmeye çalışıyor. Fıkra, iki adamın birbirlerinin boğazını kesmeye çalışırken bir yandan da espri yapmalarını anlatıyor. Sol taraftaki adam "Sen de çabuk şu ipleri kes ve hemen dümeninin başına geç! Yola çıkıyoruz önce karaköye uğrayıp bir kaç arkadaş alcaz sonra da Yunanistan'a gideceğiz... Hadi çabuk... Yoksa versin bıçağı..." diyor. Sağ taraftaki adam ise "Abi gemimizde balık-ekmek hariçinde yalnızca yeşillik bulunmak tadır... Dümen yerine yeşillik tutan bir kaptanım ben... Malesef yola çıkamayız..." diyor. Fıkranın espri kısmı, iki adamın birbirlerini öldürmek yerine bir de bu konuda espri yapması ve birbirlerine bulaşmak için çok acele etmeleri.
Settar'ın "Settar'ın" da derdi varmış 😂
"Balık ekmek" yemek için İstanbul'dan kaçmak mı? 🤔
Settar'ın "Settar'ın" da derdi varmış 😂
Settar'ın "Settar'ın" da derdi varmış 😂
Ahaha! İnsanlar "Ben" olmak istiyor ama farkında değiller 😂