Doğrusunu unuttum…
Fotoğrafta, mavi bulutlar üzerinde uçan, aynı yüzlü bir adamın dört farklı versiyonu görülüyor. Altta, "Celal Erdem" adlı bir kişinin, "Bende ankastre bozukluğu var" yazdığı bir mesaj var. Şaka, Celal Erdem'in, kendisinde "ankastre bozukluğu" olduğunu iddia ederek, bu durumu sanki normal bir durummuş gibi sunması ve bu nedenle yüzünün farklı versiyonlarına sahip olmasıyla ilişkilidir. "Ankastre bozukluğu" gibi bir durumun olmadığını bildiğimiz için, şaka, Celal Erdem'in garip bir şey söylediğini ima ederek mizah yaratıyor.
Fotoğrafta bir mesajlaşma ekranı görülüyor. İlk mesajda "Slm" yazıyor, ikinci mesajda "Bu saatte yazdım" yazıyor ve üçüncü mesajda "Acaba mustakil misin?" yazıyor. Şaka, kişinin geç saatte mesaj atmasının ardından diğer kişinin "Acaba mustakil misin?" diye sormasında yatıyor. "Mustakil" kelimesi genellikle ev veya iş yeri için kullanılır ve bu durumda kişinin "kendine ait" olduğunu ima ediyor. Ancak, "mustakil" kelimesi ayrıca "bağımsız" anlamına da gelir ve bu durumda kişinin mesaj atmak için bağımsız olduğunu ima eder.
Resimde Facebook'tan bir paylaşım görülüyor. Paylaşımı yapan kişi "Bayramınızı enişten duygularıyla kutlarım." yazmış. Burada "enişten duygularıyla" ifadesi, "sevinçli ve mutlu duygular" anlamında kullanılmış. Bu paylaşımda espri, "enişten duygularıyla" ifadesinin yerinde kullanılmaması ve "enişte" ile "duygular" kelimelerinin yan yana gelmesinin garip bir anlam çıkarması üzerine kurulu. Bu espri, Türk kültüründe "enişte" ile "duygular" kelimelerinin birlikte kullanılmasının beklenmedik bir durum olması ve bu durumun mizah yaratması üzerine kurulu.
Fotoğrafta, önünde araba bulunan ve üzeri siyah beyaz kareli bir kazak giymiş bir adam var. Adamın üzerine, "Efe, bir barta kulesi üstünde babamın öldüğü yaştayım." yazılmış bir metin eklenmiş. Bu metin, adamın yaşının genç olduğunu ve bir barta kulesi üstünde babasının öldüğünü ima ederek, bir mizah yaratıyor. Bu espri, "baba" kelimesinin "bar" kelimesine benzemesi ve böylece genç bir adamın babasının bir barta öldüğü gibi bir durumun komik bir şekilde canlandırılması üzerine kurulu.
Resimde beyaz boyalı ve ahşap bir evin balkonunun altından alınmış bir fotoğraf var. Fotoğrafın üstünde, "Yazar sayit fayik ablasi yanık yaşadığı evi" yazısı var. Bu fotoğrafta yapılan şaka, yazar Sayıt Faik Abası'nın yaşadığı evi, "yanık" kelimesini kullanarak, yangın çıkmış gibi anlatmak üzerine kurulu. Ancak aslında Sayıt Faik Abası'nın evi normal bir evdir. Bu, "yanık" kelimesinin mecaz anlamını kullanarak, bir tür kelime oyunu yapılmış.
Resimde, gözlük takmış sakallı bir adamın, dışarıdan bir evin bahçesinde, çeşme önünde çekilmiş bir fotoğrafı bulunmaktadır. Adamın fotoğrafın altına "cahit sıktı tarakçıyı ziyaret ettik" yazması, fotoğrafın mizahını oluşturmaktadır. Fotoğraf, "cahit sıktı tarakçıyı" sözünün popüler bir atasözü olduğu varsayımına dayanmaktadır. "tarakçı" sözcüğü, atasözünde "tarak" sözcüğünün yerini almış ve "cahit sıktı tarakçıyı" sözü, yeni bir esprili anlam kazanmıştır.
Henüz bişi yazılmamış