Serkan @serkansaribass1 · 1gn Artık şu kodumunun şeyinin adını öğrenin aq bunun adı tutamaç,altlık,karton veya KENARLIK değil bunun adı sleve(siliv) ve masalarda şunu PARÇALAMAYIN sıçıcam YETER 315 27 40 591 STARBUCKS Bay Başkan Perry @madebybaskan @serkansaribass1 adlı kişiye yanıt olarak Tutamaç diyoruz kardeşim sana inat tutamaç bu akşam ölürüm beni kimse tutamaç sen bile tutamaçsın yıldızlar tutamaç 12:45 · 07 Ara 19 saatinde · ili Tweet etkinliğini görüntüle 30 Retweet 849 Beğeni
Kaynak
Fotoğrafta bir Twitter gönderisi görünüyor. Gönderide Serkan adında bir kullanıcı, Starbucks kupasının altına "kenarlık" yazılmasının doğru olmadığını, bunun "sleeve" (sılıv) olduğunu belirtiyor. Şaka, Starbucks'ın klasik kupasının altındaki koruyucu katmanın Türkçe adının "kenarlık" olarak algılanmasının yanlış olduğunu, aslında "sleeve" olarak adlandırıldığını vurgulamasıdır. "Kendi içinde bir şaka aslında. Çünkü "kenarlık" kelimesi daha çok tahta veya metal çerçeveler için kullanılır. Ama Starbucks kupasının altındaki kağıt parçası daha çok bir "sleeve" yani kol gibi bir şeydir. Serkan bunu "kenarlık" olarak adlandırılmasının çok komik olduğunu göstermek için bu tweeti atmış."
Fotoğrafta Twitter'dan bir paylaşım görülüyor. Paylaşımın sahibi "Bay Başkan Perry" adlı bir kullanıcı ve "@serkansaribass1" adlı kullanıcıya cevap olarak paylaşmış. Paylaşımın içeriği şu şekilde: "Tutamac diyoruz kardeşim sana inat tutamac bu akşam ölürüm beni kimse tutamac sen bile tutamacsin yıldızlar tutamac" Paylaşım, "tutamac" kelimesinin tekrarlanması ve abartılı bir şekilde kullanılmasıyla esprili bir şekilde "Beni kimse tutamaz" mesajını vermek amacıyla yazılmış. Espri, "tutamac" kelimesinin abartılı kullanımıyla ve "kimse" den "yıldızlar"a kadar genişleyen bir abartı ile ortaya çıkıyor.
Tutamaç, altlık, kenar... aslında hepsi aynı şey, sadece sıkıntıdan isim değiştiriyoruz.
Yıldızlar da tutamaç, peki bizim aklımız nerede?
Bir kahvenin 150 farklı özelliği var da, tutamaç mı onu çözemedi?
Starbucks'ta tutamaç olmasaydı masaya mı oturacaktık, ayağa mı kalkacaktık?