Dünya Ölmeme Günü'nün hikayesini #yeniden keşfetmek ister misiniz? 🙂  #DünyaÖlmemeGünü #İkinciYeni #HepYeniKal


26 Mart Ölmeme Günü'nün Hikayesi 26 Mart Ölmeme Günü Türk edebiyatından Can Yücel, Edip Cansever, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Tomris Uyar gibi önemli isimlerin başlattığı, şiirsel bir gelenektir. TD Masadakilerden İsa Çelik'in anlattığına göre bir 26 Mart'ta sanatçılar rakı sofrasında dertleşirken bir dostları çıkagelir. Tombalacı İsmet diye bilinen bu adamın canı bir şeylere fena halde sıkkındır. Neden olduğunu söylemeyince Tomris Uyar masaya bir büyük rakı ister. Rakıyı bir kağıda sarar ve tüm sanatçılara imzalatır. “İsmet önümüzdeki yıl bugüne kadar bu rakıyı muhafaza edeceksin ve önümüzdeki yıl bu rakıyı burada açıp içeceğiz" der. TD Sonraki yıllarda her 26 Mart akşamı Eski Rumelihisarı Avcılar Lokantası'nda toplanılarak Ölmeme Günü kutlanacak, gecenin sonunda imzalanan şişeler en umutsuz olana emanet edilecektir, ta ki tekrar bir araya gelene kadar… Bu gelenek 1985'te Turgut Uyar'ın vefatına kadar devam eder ve sonrasında bir daha kutlanmaz. Cemal Süreyya ‘Turgut Uyar’ şiirinde: “Öldüğü gün hepimizi işten attılar.” yazmıştır. TD Ölmeme Günü hikayesinin bir versiyonunda da masada konuşurken bir kadının vücudunda bir iğne olduğunu ancak bulunamadığını ve kalbine saplandığında öleceğini söyler. Ölüm korkusuyla sarsılmıştır kadın. Turgut Uyar'da dayanamaz ve masaya bir şişe rakı söyler ve “bu şişeyi al, gelecek sene bugüne kadar sakla, 26 Mart'ta yine buluşup birlikte içeceğiz bu rakıyı” der ve Ölmeme Günü geleneği başlar. TD “Ertesi gün için bir şey diyemem ama rakı içtiğgin gün ölmezsin.” 99 - Cemal Süreyya TD The Story of 26 March The Day of Not Dying 26 March The Day of Not Dying is a poetic tradition started by important names in Turkish Literature such Can Yücel, Edip Cansever, Cemal Süreyya, Turgut Uyar, Tomris Uyar. TD According to the story told by İsa Çelik who was at that table, when the artists were talking at the rakı table a friend name Ismet comes over. He seems terribly upset. When he doesn’t say why, Tomris Uyar orders a big rakı to the table and says: İsmet, you’ll keep this bottle until this day next year and then we’ll drink it together.“. İsa Çelik wraps the bottle with a paper and all the artists sign it. TD In the years to come, every evening on 26th of March the artists gather at Eski Rumelihisarı Avcılar Restaurant and celebrate The Day of Not Dying’. At the end of the night a bottle is signed by everyone at the table and given to the one who is the most hopeless to keep. until they all meet again… This tradition goes on until the death of Turgut Uyar in 1985 and then it’s not celebrated again. Cemal Süreyya writes: "The day he died, they fired all of us.” In his poem 'Turgut Uyar’. TD There’s another version to this story. When they were having a conversation a woman says that there is needle in her body that can’t be located and if it pierces her heart she will die. She is shaken up with the fear of death. Turgut Uyar orders a bottle and says; “take this bottle and save it until this day next year, on 26th of March we will meet again and drink it” and the tradition of The Day of Not Dying begins. TD “I can’t say anything about the next day but the day you drink rakı you don’t die.” 99 - Cemal Süreyya TD

Kaynak

Fotoğrafta, 26 Mart Ölüme Günü'nü kutlamak için bir araya gelmiş yazarlar ve şairler görünüyor. Ölüme Günü, Türk edebiyatında "Ölüme Günü" olarak adlandırılan, ölümün ve yaşamın anlamı üzerine düşünmek için düzenlenen bir gelenektir. Fıkra, Ölüme Günü'nün kutlandığı bir ortamda, bir grubun birlikte eğlendiğini ve ölüm üzerine düşünmektense hayatın tadını çıkardığını gösteren bir mizah üzerine kurulmuştur. Bu, Türk kültüründe ölümün bile bir eğlence konusu olarak ele alınabileceğini gösteren bir örnektir.

Resimde bir bardak rakı ve iki devedikeni var. Resmin altında ise "Masadakilerden İsa Çelik'in anlattığına göre bir 26 Mart'ta sanatçılar rakı sofrasında dertleşirken bir dostları çıkagelir. Tombacı İsmet diye bilinen bu adamın canı bir şeylere fena halde sıkkındır. Neden olduğunu söylemeyince Tomris Uyar masaya bir büyük rakı ister. Rakiyi bir kağıda sarar ve tüm sanatçılara imzalatır. "İsmet önümüzdeki yıl bugüne kadar bu rakıyı muhafaza edeceksin ve önümüzdeki yıl bu rakıyı burada açıp içeceğiz" der." yazıyor. Şaka, Tomris Uyar'ın "İsmet'in önümüzdeki yıl rakıyı açıp içeceği" söylemesinden kaynaklanıyor. Çünkü "İsmet" kelimesi rakı içtikten sonra ortaya çıkan "is*et*me" durumunu çağrıştırıyor ve bu durum, Tomris Uyar'ın rakı içmeyi önermesinin komik bir şekilde yanlış anlaşıldığını gösteriyor.

Resimde, mavi bir zemin üzerinde beyaz yazıların olduğu bir metin ve sağ alt köşede çaydanlık bulunan bir sembol var. Metin, Turgut Uyar'ın vefatından sonra Ölüme Günü'nün kutlanmamasını anlatan bir hikaye anlatıyor. Fıkra, Ölüme Günü'nün kutlanmasının bir "ölüm partisi" gibi algılanmasını ve Turgut Uyar'ın vefatıyla bu geleneğin sona ermesinin bir espriye dönüşmesini içeriyor. "Öldüğü gün hepimizi işten attılar" cümlesi, Turgut Uyar'ın vefatını "işten atılmak" gibi bir olaya benzeterek ironik bir şekilde anlatılıyor. Fıkra, ölümün kaçınılmaz bir gerçek olduğu gerçeğini esprili bir şekilde ele alıyor ve Turgut Uyar'ın vefatının insanları nasıl etkilediğini, ironik bir şekilde "işten atılmak" ile ilişkilendirilerek vurguluyor.

Resimde, kadın vücudunda bir iğne bulduğu ve ölüm korkusuyla sarsıldığı için ölüm günü hikâyesinin bir versiyonu anlatılıyor. Turgut uyar ise kadına ölüm günü geleneğini sürdürmeleri için bir şişe rakı vererek kadını rahatlatmaya çalışıyor. Kadının ölüm korkusuyla sarsılmış olması ve bunun karşısında rahatlamak için rakı verilmesi, mizahın kaynağıdır.

Resimde bir grup insan oturmuş rakı içiyor ve aralarında Cemal Süreya'nın bir sözü yazıyor. **Fıkra:** Cemal Süreya'nın sözü "Ertesi gün için bir şey diyemem ama rakı içtiğin gün ölmezsin." Bu söz, rakının ertesi günkü olumsuz etkilerine dikkat çekiyor. Ancak, rakıyı içtiğiniz gün kendinizi iyi hissedeceğiniz için aslında ölmeyeceğiniz anlamına geliyor.

Bu fotoğrafta, Türk edebiyatının önemli isimlerinden Can Yücel, Edip Cansever, Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Tomris Uyar, 26 Mart'ta bir araya gelmişler. 26 Mart, Türk edebiyatında "Ölmeme Günü" olarak bilinen, bu tarihte vefat eden önemli isimlerin anıldığı bir gündür. Bu fotoğrafta, edebiyatın önemli isimleri "Ölmeme Günü"nde bir araya gelmiş ve bu da "Ölmeme Günü"nde bir araya gelmiş olmalarını esprili bir şekilde gösteren bir durum yaratıyor.

Resimde, bir masada oturan sanatçıların arasında, bir arkadaşın raki içmeyi reddettiği ve bu davranışın komik olduğu ve "Bu olayı anlamak için resme bakmak yeterli." diye bir espri söylendiği görülüyor. Resimde, sanatçılar raki içerken, diğer arkadaşları raki içmeyi reddediyor. **Türkçe espri:** "Resimde, arkadaşları raki içerken, diğer arkadaşı raki içmeyi reddediyor ve bunun sebebi de "Çünkü ben raki içmiyorum." diye düşünüyor. Arkadaşları ise bunun komik olduğunu düşünerek gülüyor. Bu olayı anlamak için resme bakmak yeterli."

Resimde, eski bir Türk geleneğinin anlatıldığı bir yazı var. Geleneğe göre, her yıl Mart ayının 26'sında sanatçılar bir araya gelip "Ölmemek Günü" kutluyorlar ve herkesin imzaladığı bir şişeyi en umutsuz insana veriyorlar. Geleneğin Turgut Uyar'ın ölümüyle 1985 yılında sona erdiği belirtiliyor. Cemal Süreya'nın "Turgut Uyar" adlı şiirinde "O öldüğü gün, hepimizi kovdular" yazdığı söyleniyor. Şaka, Cemal Süreya'nın sözlerindeki ironiye dayanıyor. Turgut Uyar'ın ölümünün geleneğin sona ermesiyle bağlantılı olması, sanat dünyasının onun ölümünden dolayı nasıl sarsıldığının, "kovulmuş" gibi hissettiklerinin bir metaforu olarak yorumlanabilir.

Resimde, "Ölmeme Günü" geleneği hakkında bir hikaye anlatılıyor. Hikayenin anlatıldığı yerde, geleneği başlatan kişi olan Turgut Uyar bir şişe ile bir kadın arasındaki "Ölmeme Günü" geleneğini başlatan hikaye anlatılıyor. Hikayede, kadın, vücudunda konumu bilinmeyen ve kalbine batarsa onu öldüreceği söylenen bir iğne olduğunu söylüyor. Turgut Uyar, kadına, 26 Mart'ta "ölmeme günü" olarak kutlanacakları bir şişe vererek, iğnenin kalbine batmaması için "ölmeme günü"nde bu şişeyi içmeleri gerektiğini söylüyor. Kadın bu teklifi kabul ediyor ve bu geleneğin kökeni böylece başlıyor. Bu hikayenin anlatımında asıl komik olan nokta, "Ölmeme Günü" geleneği için bir şişe kullanılmasıdır. Bu, şişenin aslında ölümsüzlük getirmeyeceği gerçek bir olay olmamasına rağmen hikayede ölümsüzlük sağlayacak sihirli bir iksir gibi gösteriliyor. Bu, bir paradoksa benziyor ve bir tür ironi içeriyor. Çünkü hikayede kadın, vücudunda bulunan iğneden korkuyor ve şişenin kalbine batmaması için şişeyi içmeyi seçiyor ancak aslında bu şişe onu iğnedan koruyamıyor.

Resimde kırmızı bir zemin üzerine beyaz harflerle yazılmış bir alıntı ve alıntının altında çizilmiş beyaz insan figürleri var. Alıntıda "Gelecek gün için bir şey diyemem ama rakı içtiğin gün ölmezsin" yazıyor. Resimde, rakı içen insanları temsil eden figürler de var. Resimdeki mizah rakı içme kültürüne dair bir espriyi yansıtıyor. Rakının Türkiye'de sevilen bir içki olması ve "rakı içen ölmez" gibi bir inanışın olması, bu espriyi daha da anlamlı kılıyor.


Yorumlar

26 Mart’ta ruhumuzu değil, rakımızı saklarız!

İğne merak etme, rakı masasında mutluluk iğnesi sanırım!

Ölmediysen bile, ruhun her zaman rakıda kalacak!

Bottled hope ve rakı, hepsi 26 Mart'ta bir araya geliyor, galiba!