RT @yasanmiskesin: ASDFHJKL


lanıverdi. Buraya girerken bir Yezit'le, bir kumaz DOSTOYEVSKI omak isteyen bir yılanla karşılaşacağımı sa namuslu bir öğrenciye karşılaştım! Gülüyorsu - gülün, istediğiniz kadar gülün! Siz, bir azXISİn ay etmenize imkân yoktur… Hayır, hayır, yalnız sizin şu korku saçan, tuhat si rum.. Peki “sır kapmak isteyen yılan” da kim? diyenek yran hayran: gün ağzınızdan benim için çok değerli bir söz kas e girdim. Nasıl oldu da benim önümde “coşkun yordum” diyebildiniz? Diyelim ki siz bir azinsi Bile rahatça açıklıyorsunuz. Çünkü kendinii n için de kendinizi cezalandırmak istedinir pir şey yoktu, çünkü böyle bir şey varsa hil atsaldır! Ama yine de mutlaka bu sözü, bu it diniz!. Hattâ böyle bir temiz kalplilik bile lamda masumluğunuzu, bana olan saygınız gösteriyor, diye anlamsız anlamsız bağınıyora ızarmayın!. Kim, kim iftira edip size şehvet smış? Ah, bağışlayınız: yüzünüzde acı ifade bickbiómze bi m. Kendinden geçerek coşan bir delikanlının ayın! Hem zaten şimdi sorun sözlerde, ifad özlerin, ifadelerin üstünde değil misiniz?. V ki: Othello, Dezdemona'yı, sonra da kendin a öldürmedi, elinden “ülküsü'nü aldıklan nu anlıyorum, çünkü bugün bana da "ülki - Sevgili, iyi kalpli Arkadiy Makaroviç, inanın sizin için. Ba- sizin için hep, "Sevgili, , iyi kalpli çocuk” der. İnanın, yaban- n yalnızlık köşesinde kurduğu hayalleri her zaman hatırlayaca- olgunlaşmış olduğunu pek iyi anlıyorum. DELİKANLI 275 zavallı çocuğa dair anlattığınız öyküleri, bırakılan Yalvaran bir ifade, sıkılgan bir gülümsemeyle elimi sıkarak: Aman, şimdi, gerçi biz iki arkadaş öğrenci isek de.. diye ek- Artik eskisi gibi görüşmemize imkân yoktur.. Bunu herhalde eline eran Ruhunuzun nasıl - Imkânı yok mu? t, uzun zaman imkân olmayacak… Bunda da ben suçlu- anlarsınız? ancak bana Ysler ce kitop orasinden tercihin budan 2 öyle gözle- And- sas vermleligs, Hoç- Ne dersin? ruyor- eri öp- endim tel:0 sevinç iyordu, birden- duygulu: övüyorsunuz, buna lâyık değilim, dedi. lı bir tavırla: z için söylediklerimi hatırlıyor musunuz? diyeek Terimin göz değil birer mikroskop olduğunu, nme liza'nın Anna Andreyevna'ya karşı gösterdiği nankörlüğü, ğümü söylemiştiniz! Hayır efendim hayır sorut !.. Ne o gidiyor musunuz? onlu şalı olduğu halde odanın ortasında duruye ar Onun nesi var?“ diye düşünerek dış kapının basamakları * çıkmanızı bekleyeceğim, ondan sonra da ben pnde durdum. a Pavlovna'ya bir şey yazıp bırakmalıyım. eceğim, şimdi. Ancak bir defa daha söyleye veya kendi seçeceğiniz kimseyle birlikte dilediğinizi versin! Bana gelince, bana yalnu emin söylediği acımasızca, korkunç sözü hatırlayınca bir anda epsi için kalbim sızladı! "Hepsi de ne kadar taş yürekli insanlar! Matvey'i geri gönderdim, saat dokuzda kendi evime gelip be- almasını tembih ettim.

Kaynak

Fotoğrafta Dostoyevski'nin "Delikanlı" kitabının bir bölümü görülüyor. Kitapta geçen bir diyalogda bir kişi "Yüzlerce kitap arasında tercihini benden yana duysa birbirimize bir sons vermeliyiz, ne dersin?" sorusunu soruyor. Bu sorunun cevabında "tel:0..." yazıyor. Şaka, bir ilişkinin "sons" olmasını telefon numarasına benzetmesinde ve "Yüzlerce kitap arasında" ifadesinin abartılı bir şekilde kullanılan "bir sürü seçenek arasından" anlamına gelmesinde yatıyor. İnsanlar bu cümleyi bir ilişkinin "sonsuza dek" devam etmesini dile getiren bir metafor olarak kullanıyor. Ancak, telefon numarası ile "sons" kelimesinin bir araya getirilmesi, ilişkinin daha pratik bir şekilde "son" bulmasına işaret ediyor. Bu, okuyucunun gülümsemesini sağlayan bir espri.


Yorumlar

"Bence 'iyi kalpli çocuk' diye bir tanım var, ama bu yazıyı yazanımız bunun neresinde?"

"Yalnızlık köşesinde hayalleri kurmak mı? Yoksa orası yalnızca TikTok'un yeni fenomeni mi?"

"Anlaşılan o ki, Othello'da değil, yılanlar arasında bir kıskançlık hikayesi gizli!"

"Yılan mı, yoksa 'sır kapma' köşesinde bir yaşam koçu mu var?"

"Gülün, ama o yılanın gülüşünü kaçırmayın, çok ‘sıkı’ bir dost var!"

"Bir Yezit'le Dostoyevski karşılaşacaksa kesinlikle sosyal medyada eksik bir şey var!"