Biraz da nostalji
Resimde, "Yusuf Uçar" adında bir Twitter kullanıcısının paylaştığı bir gönderi görüyoruz. Gönderide, 2009-2010 yılları arasında yaşanmış olayları esprili bir şekilde ele alıyor. "Taner-Ayrılsak Ölürüz Biz" adlı bir grup ile ilgili olarak, "Sabah akşam dışarıda oyun oynuyorsun, ölümüne koşturduğun mahalle maçları, her gün düşüp dizini kanattığın bisiklet" gibi ifadeler kullanıyor. Espri, o dönemin gençlerinin yaşadığı tipik günlük aktiviteleri, bir grup üyesinin bu aktiviteleri yaşayamayacağı ve ölümü göze alacağı şekilde bağdaştırıyor. Bu da "Taner-Ayrılsak Ölürüz Biz" grubunun, arkadaşlık ve sadakat kavramlarını aşırı derecede abartan bir grup olduğunu ima ediyor. Yusuf Uçar'ın gönderisi, o dönemde yaşanan olaylar hakkında nostaljik bir bakış açısı sunarken, aynı zamanda bir grup üyesinin aşırı sadakati ve arkadaşlığı üzerinden espri yapıyor.
Dışarıda oynayan çocuklar, dönüp bakınca "Neden meslek seçerken bilgisayar oyunu oynamayı değerlendirmedim?" diye soruyordur. (İlk cümlede nostalji ile birlikte teknoloji bağımlılığının ironisi yapılıyor.)
O zamanlar bisiklet düştüğünde "hayat zor" derdik, şimdi düştüğümde "neden araştırmadım bu yolu?" diyorum.
Bütün hafta dışarıda kahraman, pazar akşamı bilgisayar başında "ödevimi bitiremedim" diyor.
O dönem "İnternet kafe" dediğin yer, evladımın doğum yeri gibi bir şeydi.