MONT BENI
Tedarikliyim diya sevindim durdum
Sıcağı görünce yandım kavruldum
Mecnun oldum çöllere savruldum
Kirk kapıya muhtaç eyledi mont beni..
Bir garip Ercanım bu dünyada konar göçerim
Gahi ağlar gahi gülerim
Mont elde diyar diyar gezerim
Onulmaz dertlere saldı mont beni…
- Ohaa.. bütün gün elde mont taşıya taşıya öldüm lan!..
çilelerin en büyüğüymüş gerçekten…
Resimde büyük bir mont giyen ve onu taşımakta zorlanan bir adam görülüyor. Adamın konuşma balonunda "Tedarikliydim diye sevdim durdum. Sıcak görünce yandım kavruldum. Mecnun oldum çöllere savruldum. Kırk kapıya muhtaç eyledi mont beni..." gibi sözler yazıyor. Fıkra, büyük bir mont giyen adamın sıcaktan bunalması ve bu montun ona hayatı çekilmez hale getirmesiyle ilgili. Adamın montun kendisini çöllere savurduğu, kırk kapıya muhtaç bıraktığı ve mecnun ettiği gibi abartılı ifadelerle anlatımı, montun ona verdiği rahatsızlığı ve canını sıktığını komik bir şekilde vurguluyor.
Giyimim ağır, ruhum hafif!
Mont bela, ama sıcağın içinde aşkımız bu!
Ercan, mont müzesi açalım, merak eden gelsin!
Mont, seninle bir yere varmak zor!
Evet, montumla çöl yollarındayım, nereden buldun bu hikayeyi?
Montum kalbimde, ama ben yanıyorum!
Dışarıda yaz, içimde kış! Yine de montun yanında!
Hani montun bir sevgi hikayesi vardı, şimdi o da gitti!
Mont beni, ben montu! Kime ne?